Günlük yaşamın adeta bir parçası haline gelen reklamların ardında farklı alanlardan birçok argümanın titizlikle değerlendirildiği, en iyi dönüşümü alacak şekilde birleştirildiği bir organizasyon ve emek saklıdır. Dolayısıyla reklamcılık gerçekten zor iştir…
Günümüzde reklamcıların hedef kitlesini oluşturan tüketicilerin de adeta bir iletişim bombardımanı altında oldukları ve artık gönderilen çok sayıda iletiden,sadece çok sınırlı bir bölümüne tepki gösterdikleri de göz önüne alınırsa reklama ait çalışmaların her aşamasında büyük bir titizlik ve profesyonellik gerektiği rahatlıkla söylenebilir.*
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda yayına giren ve büyük beğeni toplayan THY reklamı, bu anlamda çok sağlam bir örnek olmuş… Bence kısa film tadındaki reklamın belki de en çarpıcı özelliği, insan unsurunu çocukların masumiyetinde harmanlayarak izleyenlerin yüreğini titretebilmesi… Profesyonel oyunculara taş çıkartan çocukların hayalleri, özlemleri, sevinçleri ifade eden rolleri izlerken duygulanmamak mümkün mü?
Bu arada bir başka önemli detayı da hatırlatmakta fayda var. THY’nin reklamı taşıdığı mesaja göre “kurumsal reklam” olarak sınıflandırılabilir. Kurumsal reklamda, üretici firma mesaj içeriğini pazarda daha fazla prestij sağlamak ve bu yolla pazar birimlerinin firmaya karşı olan bağlılıklarını sağlamak doğrultusunda geliştirir. Bu tür reklamlarda aynı zamanda tüketici gözünde o firmanın saygınlığını artırmaya yönelik mesajlar işlenir.*
THY yönetimi de, reklamda kurumun “dünyada en çok ülkeye uçan havayolu” olma özelliğini vurgulamak istemiş ve bu da gayet anlamlı bir cümleyle güzel işlenmiş: "Türkiye'de uçmadığımız tek bir yer kalsa, dünyada en çok noktaya uçmuşuz ne fayda"
Sonuçta bu reklama emek veren herkesi kutlamak gerekir. Güzel şeyler hayal etmeyi sürdürelim…
Aydınlık günler dileğiyle…
*Reklamcılık-Kavramlar, Kararlar,Kurumlar – Füsun Kocabaş-Müge Elden (İletişim Yayınları)