“Mehtap, Türkçe’de yalnız ayın parlaklığını belirtmez; geceleyin genellikle eğlence için yakılan fişeklere de denir. El mehtabı, çanak mehtabı gibi çeşitleri de vardır. Ay Mehtabı biraz da ay ışığını mehtap gibi bembeyaz bir parlaklıkta tasvir için kullanılmıştır.” Falih Rıfkı Atay
Türklerde kullanımı: Osmanlılar’da bir zaferin kazanılması, bir kalenin ele geçirilmesi vb. askeri başarıların yanı sıra, şehzadelerin doğumu, sünnetleri, sultanın tahta çıkması, cülus merasimi, sultan kızlarının düğünleri gibi imparatorluk üyelerinin olayları genel şenlikle kutlanırken havai fişek gösterileri de yapılırdı. Kimi dindarları kızdırsa da hacca gidip, sağ salim dönenler -hali vakti yerindekiler ve ileri gelenler- için havai fişek gösterileri düzenleniyordu…
Kutlama amaçlı ışıklı gösterilere “Donanma” deniyordu. Işıklı gösteriler “Şehir Donanması” veya “Derya Donanması” gibi türlere ayrılıyordu. Osmanlıların en iyi fişek ustaları genellikle Mısırlılardı. Osmanlılar, havai fişekten etkilenerek “Mahya” sanatını geliştirmişlerdi…
IV. Murat’ın kızı Kaya Sultan’ın doğduğu gece İstanbul’da “Akika” şenlikleri düzenlenir: Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde bu kutlamada Lagari Hasan Çelebi, 50 okka barut kullanarak yaptığı 7 adet fişekli-roketle gökyüzüne uçar. Gök kubbede büyük fişeğin barutu tükenince aşağı inerken, kartal kanatlarını açarak denize düştüğü yazmaktadır…
Sultan III. Ahmet (Lale Devri) döneminde 1720 yılında Nakkaş Levni tarafından yapılan minyatürlerde, Haliç’te su üzerindeki saldan atılan roket/havai fişek karışımı görüntüler Sûrnâme-i Vehbi’de sergilenirken, görsel en eski belge olması nedeniyle önemlidir.
1834 yılında padişah II. Mahmud’un kızı Saliha Sultan’ın düğününde geceleyin Boğaz’da gemilerden yapılan havai fişek gösterileri davetliler ve civardaki halk tarafından beğeniyle izlenmişti.
Sultan Abdülmecit’in kızı Fatma Sultan’ın Ali Galip Paşa (Mustafa Reşit Paşa’nın oğlu) ile düğününde Çırağan Sarayı ve çiftin oturacakları Balta Limanı sarayında iki gün iki gece eğlenceler düzenlenmişti. Geceleri ise şenlikler donanma ateşi ile kutlanmıştı. Haziran1845’te Sultan Abdülmecit’in kız kardeşi Adile Sultan’ın çok debdebeli (yedi gün yedi gece) düğün merasiminde havai fişek (donanma ateşi) gösterileri sergilenmişti. Bunların içinde en görkemlisi de Haydarpaşa Sahrası’nda kurulan çadırların önünde yapılan havai fişek gösterileriydi.
Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahatinden dönüşünde yine Boğaziçi’nde büyük ölçekli kandil, fener ve havai fişekli gösterisiyle tarihe geçmişti.
Yine padişah V. Murad’ın kızları Hatice ve Fehime Sultanların 1876 yılındaki düğünlerinde havai fişek (donanma ateşi) gösterileri sarayın en son muhteşem düğün gösterileri olmuştu…
1 Eylül 1876 tarihinde II. Abdülhamid’in kılıç kuşanma -tahta çıkma- merasiminde havai fişek gösterileriyle gece süslenmişti. (Bu kılıç kuşanma merasimi, Osmanlı hanedanın en sonuncu tahta çıkış merasimiydi…) Daha sonraki yıllarda 1Eylül “Donanma Günü” olarak kutlanmaya devam etti. Başta Boğaz olmak üzere İstanbul’un çeşitli yerlerinde ışıklı ve havai fişek gösterileri düzenlenirdi. Ancak saltanatının son yıllarında güvenlik kaygısıyla bu eğlencelere son verilmişti. II. Abdülhamid Yıldız sarayında yaşamasına rağmen dini bayramlarda Dolmabahçe sarayına geçer, her iki sarayda da geceleri havai fişek (donanma) gösterisi yapılırdı. 1893 yılında İstanbul Tepebaşı Belediye Bahçesinde Padişah II. Abdülhamid’in doğum günü kutlamaları için düzenlenen şenliklerde havai fişekli müzikli gösteriler sergilenmişti. Ayrıca tahta çıkışının yıldönümü kutlamalarında, değişik mekân olarak 1892’de Galata’da ve Galatasaray’da da havai fişekli gösteriler düzenlenmişti.
Enver Paşa ile Naciye Sultan (Sultan Abdülhamid’in kızı) 1914 yılında evlenirken, düğün şenliklerinde havai fişek gösterileri yapılmıştı.
Tatavla (İstanbul’un bugünkü Kurtuluş semti) genellikle Rumların 500 yıldan beri kutladığı “Apokria” ismini verdikleri bir tür karnaval eğlencelerinde 1870’li yıllardan sonra havai fişek atılırdı. 1. Dünya savaşında duraklamasına rağmen mütareke ve işgal yıllarında yine bu şenlikte havai fişekler kullanılmış, Cumhuriyetle birlikte eğlenceler hızını kaybetmiştir.
24 Temmuz 1923 tarihinde Lozan antlaşmasının imzalanmasının haberi yurda ulaştıktan sonra Ankara, İstanbul’da, maytap gösterileri düzenlenmişti.
Cumhuriyet’in ilan edildiği gün, Ankara’da halk kendiliğinden sokaklara dökülmüştü. Gece fener alaylarıyla birlikte havaya maytaplar atılmıştı. Takip eden günlerde İstanbul, İzmir, Bursa vb. kentlerde de gece fener alayları, maytap ve donanma ateşi gösterileri düzenlenmişti.
Cumhuriyet’in 10.yıl kutlamaları ve sonraki yıllarda 30 Ağustos ile 29 Ekim Bayram gecelerinde gelenekselleşen fener alaylarıyla birlikte havai fişek gösterileri, genç Cumhuriyet’in kutlanmasında önemli sembol olmuştu.
Başta İzmir olmak üzere birçok kentte, düşman işgalinden kurtuluşları kutlanırken, geceleri havai fişek gösterileri düzenlenmektedir. Yine İzmir gibi Anadolu’da fuara sahip kentlerde, fuarların açılış ve kapanış törenlerinde havai fişek gösterileri düzenlenmektedir.
II. Dünya savaşından sonra yılbaşı geceleri özellikle İstanbul’da havai fişek gösterileri geleneksel hale gelmişti. Bu konuda fişekli ilk kutlama 1828’i 1829’a bağlayan yılbaşı gecesi yine İstanbul’da yapılmıştı.
Avrupa Birliği’ne giriş (!?) kutlamalarında yapılan havai fişek gösterileri halâ hafızalardadır. Son yıllarda seçimi kazanan parti yandaşlarının izinsiz, kendiliğinden havai fişek patlatmaları rutin bir davranış haline gelmiştir…
“Eskiden döne döne yanarak her tarafa kıvılcımlar saçan donanma fişeğine de çarkıfelek denirmiş.”
Selim İleri / İstanbul Bir Masaldı
Devam edecek…