“Buradadır karga, hep yanıbaşımızdadır, bizimle ortakyaşardır – buralı değildir, bizden biri sayılmamıştır, yüzyılların yoğurduğu imgesiyle önümüzdedir.” Enis Batur
Hep yanımızda, yakınımızda ve bizi gözlemleyen kargagillerin bireyleri, çok farklı tepkileri üzerlerine çekmişlerdir. Eskiden kitle katliamlarına varabilen karga düşmanlığı günümüzde daha serinkanlı ilişkilere yol alırken, insanların önyargıları da azalmaktadır. Üstelik eski mücadelelerde karga kafası getirene parasal ödül verilirken, Atatürk’ün de çocukluğunda bir ara karga çobanlığı yaptığını da hatırlatmak isteriz.
Kargalar genellikle insanlara kayıtsızlık gösterip, sanki sabırla insanın doğadaki egemenliğinin (devrinin) geçmesini bekler gibilerdir…
Havacılık tarihinde uçan araçlara hep kuşlar çarpmış olup bu kazaların biteceğini düşünmek ham hayal olurken, kargaların bu kazalarda neredeyse hiç yer almamaları çok ilginçtir.
1/Fiziksel ve Davranışsal Özellikleri:
“Gezgin karga
bakar eski yuvası
çiçeklenmiş.” Başo-Haiku
Kargagiller familyasından Corvus cinsini oluşturan, iri yapılı, düz gagalı, pençeli, tüyleri çoğunlukla siyah renkli, yüksek ve rahatsız edici sesli kuş türlerinin ortak adına karga denilmektedir. Ornitologlar (kuş bilimciler) kargayı bir aile ağacının ortasına oturtmaktadırlar: Bir uçta alakarga, öbür uçta kuzgun ve leş kargaları vardır. Anglosaksonlar ve Türkler kargayı kuzgundan ayırırken Frenkler aynı ulamda tutmaktadırlar. Kutuplar hariç dünyanın her yerinde yaşayan kargalarda sınıflandırmalara bağlı olarak 20-30 cins (toplamda 154 alt tür) vardır. Kargaların sınıflandırılmaları uzmanlar arasında tartışmalıdır. Türkiye’de alakarga, saksağan, küçük karga (Jack daw), göknar kargası, sarı gagalı dağ kargası, kırmızı gagalı dağ kargası, ekin kargası, kara leş kargası, gri leş kargası, kuzgunun da çöl kuzgunu ve gökkuzgun alt türleriyle 13 çeşit karga türü vardır. Maalesef aynı türden olmamakla birlikte karatavuk, genellikle kargalarla karıştırılmaktadır.
Meksika cüce kargası en küçük üye olup 21-25cm boyu, ≈40gr kütlesi, Etiyopya’da bulunan bir tür kuzgun ise ≈65cm boy ve 1.500gr ağırlığıyla en irisidir. Kanat genişlikleri 85-150cm arasında değişmektedir. Tüyleri çoğunlukla siyah olmakla birlikte bazı türlerinde arada beyaz, gri, kahverengi, mor, mavi, yeşil renkli tüyler olabilir. Dünyadaki tüm kargagillerin en güzellerinden biri Meksika’nın kuzeyinde yaşayan karaboğazlı saksağankargasıdır. Diğeri de Brezilya ve Arjantin’de yaşayan pelüş tepeli alakargadır.
Kargagillerin ilk bugün Avustralya olan büyük kara kütlesinde Miyosen çağında (yaklaşık 17 milyon yıl önce) ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Kıtaların hareketliliğiyle Asya, Avrupa, Afrika ve Amerika’ya yerleşirken hızla evrimsel farklılaşmalara uğradıkları varsayılmaktadır. Son buzul çağında (M.Ö 12.000) kara ve gri leş kargalarının ayrıştığı ispatlanmıştır.
Kargagiller hem bitki hem de etle beslenen (omnivor) canlılardır. Gözüne kestirdikleri her şeyi yiyebilirler. Yetişkin karga günde 300gr civarında yiyecek tüketir. Martı ve diğer kuşların yuvalarından yumurtalarını çalarlar.
Doğada kartal, şahin ve baykuşlar genel düşmanlarıdır. En kıvrak uçuş karakteristiği ise kuzgunlardadır: Uçarken beklenmedik hareketler, manevralar ve oyunlar yapmaktadırlar.
Toplu yaşayan kargalarda hiyerarşik yapılanma vardır. Güç-boyut olarak düzenlenen gruplarda kargaların eş bulmaları da kendi seviyesinde olmaktadır. Alt düzeydeki bir erkeğin daha üstlerdeki dişiyle birlikte olamaması bir tür kast sistemini çağrıştırır. Genelde tek eşli olup, sanılanın aksine cinsine göre 7 ila 25, nadiren 40 yıl yaşamaktadırlar. Üreme olgunluğuna yaklaşık iki-üç yılda erişirler.
Kargagiller geniş aile yapısına sahiptir. Görece uzun yaşamaları kuşaklar arası bağların gelişmesini sağlamaktadır. Topluluğun merkezinde üreme çağındaki çiftler bulunur. Kuzgunlar nispeten küçük aileler halinde yaşarken diğerleri geniş topluluklar oluştururlar. Özellikle akşamları toplanmalarına kuş bilimciler, yırtıcılardan korunmak, yiyecek kaynakları hakkında bilgi alışverişi, hatta eş bulmak gibi anlamlar yüklemektedirler.
Ufak kuşların yuvalarını sıklıkla bozarak onları taciz ederken, parlak nesnelere karşı aşırı meraklı olup onları yuvalarına götürürler. İnsanlar bu davranışlarını hırsızlık olarak nitelemelerine karşın, dostluklarını geliştirdikleri kişilere bu objeleri getirerek bir tür hediye/karşılıklık davranışında bulunurlar.
Ortalama 3-6 yumurta yaparlar. Eşler ve grup arasındaki yardımlaşma üst düzeydedir. Yuvadaki yavru kargayı, hatta yumurtaları ebeveyni olmaksızın korurlar. Yavrunun ilk uçuş denemesinde kalabalık sürü etrafta koruma amaçlı yer almaktadır. Özellikle yere düşen yavruyu diğer canlılardan korurlar.
Hayvan sosyologları kargagillerin davranışsal zekâ becerilerini ölçmek için çok ayrıntılı deneyler yapmaktadır. Bazı görsel sonuçlar sosyal medyada sıklıkla paylaşılmaktadır. Kargalar çok meraklı olup gördüklerini anlamaya çalışmaları en önemli özelliklerindendir. İlk önce Japonya’da tespit edilen kırmızı trafik ışığında araba tekerleklerinin önüne cevizleri koyup kırılmalarını sağladıktan sonra uygun anda içini alıp götürmeleri ilginçtir. İngiltere’de kuru bisküvi ve ekmekleri yumuşatmak için suya batıran kargalar gözlenmiştir. Kargaların yiyeceğe ulaşabilmek için alet kullanabildikleri birçok deneylerle ispatlanmıştır. Ayrıca kuşların pek çoğundan daha canlı ve oyuncudurlar.
Tarih boyunca çeşitli salgın hastalıklar, felaketler ve kıtlığın nedeni olarak görülen karga sürülerine karşı dünyanın birçok yerinde savaşlar açılmıştır. Bunların içinde en önemlilerinden birisi Londra’daki savaştır. 1474'teki veba salgınını önceden hiç görülmeyen kuzgun cinsinin başlattığı varsayılmıştı. Üç yıl süren salgında insan kaybı arttıkça kargalara karşı husumet de artmıştı. Yine 1666 yılında Londra’da çıkan yangın bir hafta söndürülemeyip ölüleri didikleyen karga sürülerine karşı savaş açılmıştı. Ateşli silahlardaki gelişme, mücadeleyi farklı boyutlara taşıyacaktı. İstanbul Valiliği, 1928 yılı ortalarında her nedense kargalara savaş açar: Mücadeleye katılmayanlardan birer lira ceza alınacağı ilan edilince İstanbul’da amansız bir karga avının başladığını, fakat bu zeki kuşların azalmak şöyle dursun, hepten gemi azıya aldıklarını dönemin gazeteleri yazmıştı. Bir dönem Tokyo kentine bela olan (!) kargalara karşı açılan savaşta, bir süre sonra insanlar sağduyuyla geri adım atmışlardı. Örneğin aynı mücadele içinde kargaların kuru temizlemecilerin ince tel askılarını çalarak yuvalarının alt katmanını (temelini) yapmalarını kuşbilimciler hayretle karşılamışlardı.
Kargalar her ne kadar papağan, muhabbet kuşu vb. kadar olmasa da ciddi bir vokalizasyon (sesleri taklit etme) yetenekleri olduğu kesinleşmiştir. Bu özellik türlerine göre farklılıklar göstermektedir. Avrasya alakargasında ağustos böceklerinden insan sesine kadar çok geniş ses taklit yeteneği vardır. Her karganın kendisine kendi grubunca tanımlanan ayrı ötüşü olduğu tespit edilmiştir. Sadece tehlike-uyarı için 23 çeşit ötüşleri çözümlenebilmiştir. Amerika’da bir çiftçi tarlasından kargaları kovalamak için yüksek sesle rock müzik çalmasına rağmen, ertesi günü çok sayıda karganın müziğin ritmine uygun zıplayıp adım attıklarını tespit etmişti.
Kargagiller çok esnek oldukları için birkaç tanesinin davranışından genelleme çıkarmanın zorluğunu bilim insanları sıklıkla vurgulamaktadırlar. Ornitologların karga davranışlarını incelemek amacıyla öne sürdükleri tezlerin, fikirlerin “bazen”, “belki” de kalmaları, henüz insanlar açısından öğrenilecek çok şeyin olduğunu göstermektedir. Yine de öğrenme yetilerinin çok gelişmiş olduğunu, üç bazen dörde kadar sayabildiklerini, değişik ses ve objeleri besinlerle bağdaştırabildiklerini, araştırmacılar kesinleştirmiştir.
Fransa’da bir hayvanat bahçesinde özel olarak eğitilen kargalar başta izmarit olmak üzere benzer çöpleri toplayıp, kendileri için özel tasarlanmış otomatik çöp kutusuna attıktan sonra karşılığında ödül maması almaktadırlar. Etik olarak birçok kuruluşun karşı çıkmasına rağmen kargalar görevlerini sürdürmektedirler! 29 Ağustos 2018 tarihli Popular Science’ta yer alan bununla ilgili makalesinde, “Kargalara çöp toplama eğitimi verilebilirken bizler bunu kendimize öğretebiliyor muyuz?” diyerek iğneyi insanlara batırmaktaydı…
Devam edecek...