|
|
PROFESYONEL KÜLTÜR VE ETİK BAĞLAMINDA UÇUŞ EKİPLERİNİN AŞI KARŞITLIĞI
|
|
|
|
|
2019 yılı Aralık ayından başlayarak Dünyanın her ülkesinde dehşet yaratan Koronavirüs pandemisi, 2021 yılı Eylül ayı son haftası itibariyle Dünyada 4,7 milyondan, Türkiye’de 62 binden fazla can aldı. Aynı ay ülkemizde her gün 25-30 bin yeni vaka görülmekte ve ortalama 250 insanımız yaşamını yitirmektedir. Bu durum, ülkemizde her gün bir uçak dolusu insanın yaşamını yitirdiği bir kaza kadar trajik olmasına karşın tuhaf bir kanıksama ve lâkaydi içindeyiz! Her akşam TV’den öğrendiğimiz günlük Kovid-19 ölüm sayıları medyada ve toplum genelinde nedense sansasyon yaratmıyor! Artık haber ve tartışma programlarında bu konuların arka sıralara gerilediğini görüyoruz. Bazılarımız birkaç kez aşılanmış olmakla tam korunma altında olduğunu sanıyor. Bazıları da hem bu salgının hem de aşıların yalan olduğu illüzyonu içinde akıl dışı duyarsız tutumlar sergiliyor... Referans batı ülkelerinde de durum pek farklı değil…
Havacılığın da dahil olduğu tüm sektörleri altüst eden, büyük ekonomik kayıplara yol açan pandemi karşısında insanlığın elinde etkili bir ilaç yok; ama etkili aşılar var! Bilim insanlarının özverili çalışmalarıyla geliştirdikleri aşıların virüse direnç kazandırdığına dair çok inandırıcı kanıtlar ortada iken, bilimdışı komplo teorileri doğrultusunda aşı karşıtlığı kampanyaları yapılıyor olmasının amacını anlamak mümkün değil… Bunun havacılık emniyeti kültürü, temel insan hakları, etik ve profesyonalizm açılarından savunulur tarafı olmadığını düşünüyoruz. Aşı karşıtı kişiler, aşıdan uzaklaştırdıkları başka insanların hastalanmalarının ve belki de ölümlerinin vicdani sorumluluğu altında olduklarının farkında mıdır, bilemiyoruz...
Aşılanmayı çeşitli gerekçelerle kabul etmemek bir kişisel tercih veya hak olabilir; ama (aşısız bireylerin hastalığa yakalanma ve bunu başkalarına bulaştırma olasılıklarının yüksekliği dikkate alındığında), bu hakların sadece bireysel plânda kullanılabileceği, kamusal alanlarda böyle bir hak ve özgürlüğün olmadığı aşikârdır. PCR testi yaptırmayan ve aşı olmayan yolcuların uçağa adım atamadığı bir sektörde, yolcularla yakın temasta bulunan kabin ekiplerinin aşısız olmaları mantıklı değildir. Dünyada ve ülkemizde sağlık bilinci yüksek bazı yolcular uçağa kabul edilenlerin PCR testlerinin negatif olduklarına emin oldukları için sadece maske takmayan yolcularla tartışıyor. Ama hangi uçakta hangi uçuş ekiplerinin aşısız olduklarını bilmedikleri için onlara yönelik bir tepkileri olmuyor. Eğer bazı uçuş ekiplerinin aşısız olduklarını bilme imkânları olsaydı, kesinlikle buna karşı çıkanlar ve ses getiren tartışmalara girenler olabilirdi…
ABD’de United Airlines, Covid-19 aşısı yaptırmayı reddeden uçuş ekiplerini işten çıkarma kararı aldı (*). İsviçre Havayolları (Swiss Air) aşıdan imtina eden ekiplerine Kasım ayına kadar süre verdi (**). Medyaya yansıyan haberlere göre Qantas, Delta, American Airlines ve Etihad aşı oranını %100’e çıkardı; diğer sektörlerden Google, Disney, Facebook, Microsoft, Netflix ve Walmart da aşısız personelinin kalmaması kararı aldı. ABD’den Avustralya’ya, Malezya’dan Birleşik Arap Emirlikleri’ne ve İsviçre’ye kadar çok sayıda ülkede uçuş ekiplerinin aşılanma oranının %100’e çıkarılmakta olması, yolcuların bu şirketlere olan güvenlerini arttıran bir unsur olsa gerektir. Darısı bizim başımıza…
* https://www.yenisafak.com/ekonomi/dev-sirket-tarih-verdi-asi-olmayanlar-kovulacak-3676354
** https://swiss.newsmarket.com/english/press-releases/swiss-introduces-mandatory-covid-19-vaccination-for-crews/s/3bc803c8-23b5-408a-8cd4-977e8001e597