Bertrand Piccard…
1958 İsviçre Lozan doğumlu bir psikiyatrist, keşif tutkunu bir muhteşem insan… İlgi alanlarında hep ilkleri gerçekleştirmeye ve doruklara çıkmaya odaklanmış bir yaşam sürüyor ve bu özelliğiyle insanlık tarihine büyük katkı sağlıyor.
Piccard’ın havacılığa olan ilgisi 1970'li yıllarda, delta planör ve Ultralight ile başlamış ve 1985 yılında akrobatik delta planör yarışlarında Avrupa Şampiyonu olmuş. Bir balon pilotu olarak, hipnoz becerilerini kullanarak ilk Transatlantik Balon Yarışını Belçikalı Wim Verstraeten ile 1982 yılında kazanmış. Piccard, İngiliz pilot Brian Jones ile 1999 Mart ayında dünyanın etrafını balonla kesintisiz dolaşan ilk insan olmuş ve bu uçuş aynı zamanda hem zaman hem de katedilen mesafe açısından dünyanın en uzun uçuşu olarak tarihe geçmiş.
Bertrand Piccard, 2003 yılında uzun menzilli güneş enerjili bir uçak üretme projesini hayata geçirmiş ve “Solar Impulse” ilk test uçuşunu Andre Borschberg eşliğinde 2008 yılında gerçekleştirmiş.
Ardından 2010 yılında ilk gece uçuşunu, 2012’de ise ilk kıtalararası uçuşu Fas-İsviçre arasında yapmış. Solar Impulse’ın tasarımını bu tarihten sonra çift kişilik olarak değiştiren Piccard, 2015 yılında dünyanın çevresini güneş enerjili bir uçakla dolaşmayı başaran ilk insan olmayı hedefliyor.
Keşiflerini birkaç satırda özetlediğim Bertrand Piccard, özelliklerini atalarından da almış olabilir. Çünkü dedesi Auguste, stratosfere balonla ulaşan ilk insan ve uçuşlarda basınçlı kabin ilkesini bularak modern havacılıkta büyük bir çığır açan kişi… Babası Jacques ise kendi icadı olan “Bathyscophe” adlı denizaltısıyla Pasifik’te 11 bin metreye dalarak rekor kırmış.
Türkiye İnovasyon Haftası etkinliğinde muhteşem konuşmasıyla ufkumuzu açan Piccard’ın işaret ettiği ilkeler ve dersler çıkarılması gereken sözlerinden satırbaşlarını sizlerle paylaşmak istedim:
1-Dogmalardan kurtulun
“Değişime direnmeye çalışıyoruz. Çünkü kontrolü kaybediyoruz. Balonla yolculuk bunu daha fazla düşünmemi sağladı. Bana böyle bir işe kalkıştığım için “deli olmalısın” diyenler oldu. Bu işin çok zor olacağını söylediler. Eğer ki atmosferin farklı rüzgar katmanlarından oluştuğunu bilirseniz, zor değil… Balonda yönünüzü değiştirmek için yüksekliğinizi değiştirmelisiniz. (Change altitude) Yükseklik değiştirerek istediğiniz rüzgar katmanını yakalarsınız. Bunu hayatınıza da uygulayabilirsiniz. İrtifayı değiştirmek için de yük boşaltmanız gerekir. Bunu hayata uyguladığınızda bizim için “yaramayan alışkanlıkları” bırakmalıyız. Çünkü ne zaman bir sorun olsa aslında bizi o krize sokan duruma, yani bize yaramayan alışkanlıklarımıza tutunuyoruz. Dogmalardan, kesin inandığımız şeylerden kurtulmamız lazım.”
2- Deneme esnekliğiniz olmalı
“İnovatif olmak, yaratıcı olmak, kriz çözen kişi olmak istiyorsanız derinden inandığınız şeyi değiştirip başka bir bakış açısı ekleyin. Mutlaka deneme esnekliğimiz olmalı. Balonla ilk denemem felakete dönüşmüştü. 2 hafta uçmayı düşünüyordum ama sadece 6 saat sonra suya düştüm. Ben ağlıyordum ama bazı insanlar gülüyordu. Bunlar kendi enerjilerinin etrafına duvar ören insanlardı.”
3- Eşek arıları stratejisini uygulayın
Piccard hedeflerine ulaşırken hissettiği kararlığı ve bunu uygularken kendisine ışık olan ilginç bir gözlemini ise şöyle anlattı:
“Rakiplerimiz sürekli yanlış teknolojik strateji ile yola çıktılar. Biz birtakım teknik iyileştirmeler yaptık. Stratejimizi değiştirdik, yeniden denedik ve sonunda başardık. Bir basın toplantısı yaptık. Toplantıda bir ekonomi muhabirinden bir soru geldi: ‘İsviçre gibi küçük bir ülkeden geldiniz ve rakipleriniz arasında milyarderler vardı. Bu milyarderleri nasıl alt ettiniz?’
Bir anda geçmişte yaşadığım bir olay aklıma geldi. Evimizin bir tarafı açık olan terası vardı. Ben her gün orada ölü arılar bulurdum. Bunun nedenini merak ettim, arıları izlemeye başladım. Küçük arılar orada bulunan cama çarpıyorlardı. Engeli aşamıyorlar ama yine de inatla cama çarpmaya devam ediyorlar ve sonuçta ölüyorlardı. Bir şey dikkatimi çekmişti: Ölen arılar arasında hiç eşek arıları bulunmuyordu. Onları da izledim ve meseleyi çözdüm. Eşek arıları cama bir kez çarptıktan sonra yön değiştiriyor camın sağ, sol ya da üst tarafından geçmeye çalışıyorlardı. İşte benim basın toplantısında gazeteciye verdiğim yanıt da bu oldu: Ben eşek arılarının stratejisini uygulayarak rakiplerimi alt ettim… İşte başarıyı hedefliyorsanız, çevrenizi eşek arılarının stratejisini uygulayan insanlarla donatın.”
Yakıtsız uçma fikri nasıl doğdu?
Piccard, sınır tanımayan hayal gücünün eseri olarak gerçekleştirdiği bir eylemle rekor kırıp insanlık tarihine geçerken, o eylemin içindeki bir detaydan yepyeni keşiflere doğru yelken açmayı da beceriyor:
“Balonla 20 gün havada kaldık ve 45 bin kilometre yol kat ettik. Dünyanın çevresindeki turumuzu tamamlayıp indiğimizde yüzde 1 oranında gazımız kalmıştı. İşte o gün fosil yakıta bağlı olmanın ne demek olduğunu anlamıştım. Yakıtsız uçmayı hedefledim. Bunu pratik bir hedef haline getirip çalışmak lazım. Temiz teknolojiler, yenilenebilir enerjiyle buluşmak gerekiyor. Ama çoğu kimse buna inanmıyor. Sorun buradadır. İnovasyon yeni bir fikir değildir. Eski bir inancın önündeki engelleri atmak ve diğer alternatiflere fırsat tanımaktır.”
Büyük ortaklarımız arasında havacılıktan kimse yok!
“Önceden küçük modeller güneş enerjisiyle uçabiliyordu. Biz yeni bir hedef ortaya koyduk. Yeni bir uçak yapacaktık, 64 metrelik kanat açıklığı olacak ve aynı zamanda bir arabadan ağır olmayacaktı. Biz “güneş enerjisiyle çalışacak bu uçakla dünyanın her yerine uçacağız” dedik. Neden böyle bir iddiada bulunduk; çünkü vazgeçemeyeceğimiz bir iddia olmalıydı. Dikkat ederseniz bizim büyük ortaklarımız, sponsorlarımız arasında havacılıktan kimse yok. Çünkü onlar “Hayır bu iş olmaz” diyorlar, inanmıyorlardı. Zaten büyük uzmanlar “Yok, olmaz” diyenlerdir. Mum satan insan ampul yapamaz. Bunun gibi uçağın çok hafif olması için havacılar yerine teknecilerle çalıştık. Onlar başardı. Yaptığımız ilk prototip 26 saat uçabildi. Bu temiz teknoloji kullanılabilir. Daha büyük bir uçak yapmalıydık. Solar Impulse II ortaya çıktı. 1 Mart günü Abu Dabi’den bir uçuş başlatacağız.”
Yenilikte, değişimde ve hayal gücünü kullanmakta sınır tanımayan Bertrand Piccard’ın son cümlesi ise ondan daha çok şey bekleyen insanlara bir “müjde” gibiydi: “Yapacağımız daha çok iş var…”
İnanıyorum ki, umut dolu bu insana öykünen ve onun keşiflerini bir adım öteye götürecek gençlerimiz çıkacaktır.
Aydınlık günler dileğiyle…