THY ve yöneticileri, daha doğrusu ellerine verilen talimatı uygulayanlar hakkında yazdığım yazılarda zaman zaman söylediğim bir şey var. Bunlar, ne yaptıkları işin farkında, ne de nasıl bir işin başında olduklarının farkında. Son zamanlarda medya önünde verdikleri demeçlere bakınca doğal olarak işin terminolojisinden de bihaber oldukları ortada.
Genel müdür Temel Kotil, sürekli açıp kapayıp değiştirdikten sonra yine yeniden açtıkları son CIP salonu açılışında medya karşısında döktürmüş. Kullanmayı çok sevdiği global oyuncu sözcüğünü yine kullanarak büyüme ve artan yolcu sayısını vurgulamak için şöyle söylüyor. “Tüm uçaklarımız overbook.”
Eyvah ki, ne eyvah. Doğal olarak, kendi katkısı ile de global oyuncu olduğunu söylediği bir havayolu şirketinin en üstteki bir yöneticisinin ağzından çıkan lafın ne anlama geldiğini bilmemek gibi lüksü olamaz. Eğer overbook olmayı uçakları doldurmak ve ticari açıdan başarılı olmak gibi algılıyorsa bir kere daha eyvah! Ama ben bunların daha çok, yaptıkları işi anlayamadıklarını bu yüzden önlerinde cam olmadan konuşmak zorunda kaldıklarında habire salladıklarını düşünüyorum.
Habere yapılan yorumlara baksalardı, nasıl bir yanlışlık yaptıklarını görürlerdi. Eski yazılarımı araştırdığımda bu konu ile detaylı görüş bildirdiğimi gördüm ama yine de biraz değinmekte yarar var sanıyorum. Ticari havayollarının hepsi ki bunu Temel bey icat etmedi, bir no show olasılığına karşı fazla bilet satarlar. Ama bunun bir adabı, bir terbiyesi vardır. Bayramda seyranda, tatil günlerinde, hatta haftanın belli günlerinde ve dahi belli saatlerde, hele hele uçak ve ekip yedeğinin kısıtlı olduğu zamanlarda bu işi limitli tutarlar. Ama bu istisnaların THY tarafından gözönüne alındığını kimse söyleyemez.
Ne alt yapısı tamam, ne de hizmet sektörüne yakışır bir personel politikasına sahip havacılığımızın halini özellikle özel günlerde görüyoruz. Buna bir de overbook saçmalığını katarsak, banko önleri en sakil davranışların sergilendiği kavga alanlarına dönüşüyor. En ağır hakaret ve küfürlere maruz kalan çalışanların düştüğü durum bunların gerçek muhataplarını hiç ilgilendirmiyor.
Ayrıca, başta otel masrafları olmak üzere birçok konuda ilave harcama yapmak zorunda kalan şirket yıllık bazda çok önemli masraflar yapıp belki de büyük tazminatlar ödemek zorunda kalıyor. Konu ne olursa olsun, buradaki esas mesele; yolcusunu yolunacak bir kaz ve ne yapsa sesini çıkarmayan bir koyun gibi görme saygısızlığıdır. Bu da çağdaşlık ve kalite kavramlarından nasibini almamış kaderci zihniyetin doğal bir davranış biçimidir.
Kaderciliği yaşamın felsefesi olarak algılayan bu insanlar, uzun zamandır evlerinden, yurtlarından ve ailelerinden uzakta ve ne halde oldukları bilinmeyen iki pilot için ağızlarını açıp bir şey söylemek bir yana sanki böyle bir şey yokmuş gibi davranıyorlar. Bu iki masum insan, bugün ülkeyi yöneten saçma sapan anlayışın kurbanı oldular. Ne yerler içerler, işkence mi görürler belki de canları hala sağ mıdır? Binlerce sorunun yanıtı verilemezken THY yöneticilerinin bu hali nedir?
Olay ilk olduğunda Hamdi Topçu sıcağı sıcağına verdiği demeçte “hiç böyle bir şey beklemediklerini ve bu tür bir olayın olacağına dair hiçbir emarenin olmadığını” söylemişti. Ve sitemizin editörü İbrahim Köktener, yazdığı yazıda gerçek bir gazetecilik örneği vererek; daha önce THY’nin Beyrut ofisine yapılan saldırı ile ilgili yazdığı ikaz yazısını hatırlatarak kendilerini sus pus etmişti. O günden beri de suskunluk devam ediyor.
Elbette hayat herşeye rağmen devam ediyor ve böyle devasa bir operasyonu olan şirketin rutin işleri devam edecektir. Belki, CIP salonları açılıp yeni uçaklarla yeni noktalara gidilecektir. Ama, o insanların ve yakınlarının acıyla ve merakla bekleyişleri sürerken utanmadan sıkılmadan sırıtarak salon açma törenlerine ne gerek var? Sanki sorumluluklarını yerine getirmiş, üstlerine düşeni yapmışlar gibi sırtında bir olimpiyat gömleği suricata suricatta gibi durup poz vermenin ne anlamı var? Hiçbir şey olmamış gibi davranmayı emralmış olmak, başta iki meslektaşımız ve aileleri olmak üzere tüm toplumumuza olan sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.
Tüm bunların yanında, meslektaşlarının içine düştüğü vahim durumda dahi üç maymunu oynayan meslek kuruluşları ile THY yöneticilerini protesto etmek için yolcusuna durumu bildirip uçağı terk etme cesaretini gösteren onurlu kaptan pilot arkadaşımızın akibetini bilmek camianın merakla beklediği ciddi bir meseledir.