Pepuk Kuşu: Elazığ yöresindeki bir efsaneye göre aslında biri kız diğeri erkek iki kardeş dağda kenger toplamaya gider. Ancak erkek, kız kardeşinin torbasının delik olmadığını bilmediği için topladıkları kengerlerin kaybını kız kardeşe yükler. Üvey anasının şiddetinden korktuğu için ardından kız kardeşini öldürür. Sonraları kız kardeşinin torbasının delik olduğunu fark edince tanrıya yalvararak kendisini kuşa çevirmesini diler. Kuş olduktan sonra “pepu, pepu” diye öterek kız kardeşini dağlarda arar.
Manisa, Alaşehir ve Azerbaycan’dan derlenen diğer efsanelerde otlattıkları hayvanı kaybeden iki kardeşin (bazılarında kız-erkek, diğerinde iki erkek kardeş), üvey anne korkusundan kuşa dönüştükten sonra birbirlerini aramaları anlatılmaktadır.
Keko Kuşu: Elazığ civarında yerel ağızda keko kardeş anlamına kullanılmaktadır. (Kürtçe’de abi, kardeş) Pepuk kuşuyla öyküsünün karıştırıldığı olur. Elazığ, Erzincan, Malatya yörelerine ait bu efsanede önce insanken, kardeşinin ölümü üzerine sonradan kuş haline dönüşen kardeşi anlatır. Kuş olduktan sonra uçarken, ya da dallara konunca “Keko, keko ben öldürmedim, seni öldüren bıçaktı!” diye öttüğü varsayılmaktadır.
Yıldırım Kuşu: Orta Asya’nın Turuhansk bölgesinde Tunguzlara ait olmakla birlikte, yakın coğrafyadaki diğer halklarda da benzeri efsane vardır. Yıldırım ve şimşeklerin, gökteki Yıldırım kuşunun kanatlarını birbirine vurmasıyla oluştuğuna inanırlardı. Bu yüzden ağaçtan kuş heykeli yapıp, bir sırığın tepesine geçirerek çadırlarının yanına, toprağa dikerlerdi. Şamanlar zaman zaman çadırından çıkıp bu minik totemin etrafında ayin-tören yaparlardı. Aynı halklara göre Şamanlar göğe çıkarken ruhlarını bu kuş korurdu. Şamanlar bazen bu kuşu düşmanlarının üzerine yollarlardı; düşmanlarına yıldırım oklarını atarlar ve taştan pençeleriyle onları parçalardı. Sibirya’daki halklar bu kuşların gökyüzünde senelerce dolaşabileceklerine inanılırdı. Altay bölgesindeki inanca göre göğün 12. katında oturan bu kuş kutsaldı.
Rüzgâr Kuşu: Kuzeydoğu Asya’da yaşayan birçok halklar Rüzgâr kuşunun varlığına inanırlar. Bu inanç Kuzey Amerika yerlilerininkiyle paralellik göstermektedir. Kızılderililer büyük ve mitolojik bir kuşun “Thunder-Bird” varlığına inanmaktaydılar. Gök gürültüsü, yıldırım, fırtına gibi doğa olaylarının bu kuş tarafından yapıldığı varsayılırdı. Aslında Yıldırım kuşuyla benzer özelliklere sahip olmasına rağmen halklara göre totem, şaman-büyücü ilişkisi bakımından farklılar göstermektedir.
Gök gürültüsü Kuşu (Robin-Red) : Gal efsanesinde kırmızı tüylü olan bu kuş, kandaki kırmızı hayat maddesini gökyüzünden yeryüzüne taşıyan bir kuştur.
Semrük Kuşu: Bir Başkurt efsanesine göre Kaf dağında yaşayan, iki başlı kuş varmış: Başlarından bir tanesi insan, diğeri de kartal başı olup, “Mengü-Mengülük Suyunu” içtiği için ölümsüzlüğü kutsanmış. Göllerde yaşayan bütün efsane kahramanlarını kapıp, Kaf dağına attığına inanılırmış.
Sirenler: Yunan mitolojisinde kadın başlı kuşlardır. Mitolojide Achelous’un kızları olarak tanımlanmıştır. Kendi kayalık adalarına gelen denizcileri öldürmek amacıyla çok güzel şarkılar söyleyerek onları büyüleyip, kayalara çarpmalarını sağlarlarmış. Homeros’un meşhur Odysseus öyküsünde Sirenler “Buraya gel, bize gel! Durdur koca gemini de sesimizi dinlemeye gel!” diyerek aldatıcı şarkı söylediklerini anlatır. Sayıları iki ila beş arasında değişmektedir. Sirenlere benzer yaratıklar, Cermen mitolojisinde de yer alır.
Stymphalos Kuşları: Yunan mitolojisine göre Stymphalos Gölünde yaşarlardı. Gaga ve pençeleri tunçtan, kanatları kocaman kartalınkine (bazılarına göre akbaba) benzeyen bu kuşlar insan etiyle beslenirlerdi. Yine mitolojiye göre savaş tanrısı Ares’in evcil hayvanları olarak anılmasına rağmen, 12 görevi olan Herakles’in altıncısı bunları yok etmekti. Tanrıça Athena’nın zilleriyle kuşları ürküttükten sonra, kendi okları ile yok etmiştir. Kaçabilenler de bir daha gölün civarına gelmemişlerdi. Amerikan Hava Kuvvetlerinin bazı uçuş birliklerindin amblem/sembolü olarak kullanılmaktadır!
Şeşe Kuşu: Azeri Türkler’in inancına göre bilinmezler dünyasından gelen bir kuştur. Kötü amaçları olan bu kuş, sadece geceleri uçar ve daha çok erkek çocuklara zarar verirmiş. Örneğin kırkı çıkmamış bebeğin üzerinden uçması onun ölümü için yeterlidir. Şeşe’yi yakalayan, onu anında öldürülmelidir. Onu öldüren kadın ise şeşe anası olur ve hasta çocukları iyileştirme özelliklerine sahip olurmuş.
Devam edecek...