AKP'den istifa eden İstanbul Bağımsız Milletvekili Muhammed Çetin, THY uçuşlarında haksız muamele gördüğünü ve İslamabad uçuşu öncesi uçaktan indirilmek istendiğini iddia etti. THY ise iddialara karşı “İstanbul Bağımsız Milletvekili Muhammed Çetin, Türk Hava Yolları ile son dönemde yaptığı seyahatler sırasında uçak içinde şirketin aleyhinde konuşmalar yaparak kurumsal kimliğimizi rencide etmiştir. Bu gelişmeler üzerine Türk Hava Yolları yönetimi İstanbul Bağımsız Milletvekili Muhammed Çetin’i uçuşlarda Upgrade etmeme kararı almıştır” dedi.
Milletin vekillerinin haddini aşan protokol kaprislerine sessiz kalınmasını doğru bulmuyorum ama THY’nin bu açıklamasının ve tavrının da uygun olmadığını düşünüyorum.
Haber çizgisini beğenmediği gazetelere ambargo uygulamak “küresel şirket” vizyonuyla nasıl bağdaşmıyorsa, iktidar partisinden ayrılmış bir milletvekiline “şirketimiz aleyhine konuşmalar yapıyor” diyerek “ayrımcılık” yapmak da aynı ölçüde yakışmadı THY’ye…
Üstüne üstlük 17 Aralıktan beri gündeme oturmuş olan “hükümet-paralel devlet” çatışmasında da “taraf” olarak yer almamalı, yeni bir kriz çıkarmamalıydı.
Adaleti daha çok arayacağız
90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde 4 kez anayasa yapıldı. 5’inci anayasanın hazırlıkları sırasında yaşanan tartışmaları, kavgaları ise izlemeyi sürdürüyoruz… Şimdiye kadar anayasa maddelerinde defalarca değişiklik yapıldı. Kanunlarımızda ise yapılan değişikliğin haddi hesabı yok! Ne yazık ki, bugüne kadar toplumun çeşitli kesimlerinin şikayetlerini minimum düzeye indiren bir hukuk sistemi kurulamadı. Büyüklerimiz ve bizler bunu göremedik. Çok endişeliyim ama umarım çocuklarımız görür… Bugün geldiğimiz noktada, “demokratikleşme”, “ileri demokrasi” ambalajıyla hazırlanan torba torba (!) yasa teklifleri Meclisteki, komisyonlardaki görüşmelerde büyük tartışmalara, kavgalara neden oluyor. İşte internet yasası, HSYK yasası, MİT yasası… Bunlar gibi çıkarılmış birçok yasaya ve halen gündeme alınan tekliflere muhalefetin gösterdiği tepkiler, yasanın ya da teklifin “antidemokratik olduğu” konusunda birleşiyor. Bu tepkilerin abartılı ya da yersiz olduğunu söyleyebilmek mümkün değil!.. Meselenin bu yönü insanın içini bunaltıyor. Antidemokratik yasalarla getirilen uygulamaların yaşamımızı ne hale getireceğini önümüzdeki günlerde daha net olarak göreceğiz. Ve anlaşılan, adaleti daha çok arayacağız…
Yasa demişken, geçtiğimiz günlerde Meclise getirilen bir teklifi hatırlatmak isterim. Amaç, İstanbul'a yapılacak üçüncü havalimanı konusunda yaşanan yeraltı su kaynaklarına ilişkin sorunları yasal düzenlemeyle aşmak… AKP milletvekillerinin hazırladığı teklife göre havalimanı, köprü ve otoyol yapımında yeraltı su kaynakları engeli ortaya çıkarsa, nihai karar 5 bakandan oluşacak “jeotermal kurul” tarafından verilecek ve kıstas “kamu yararı” olacak. Yani kurul “burada kamu yararı vardır” derse yargının ÇED raporuna ilişkin yürütmeyi durdurma kararı aşılmış olacak. Artık alışageldiğimiz gibi, 5 bakandan oluşacak kurul aracılığıyla bu mesele de doğrudan yürütmeye bağlanmış olacak… Umarım bu yetki kötüye kullanılmaz da, yukarıda vurguladığım gibi adaleti daha çok arar duruma düşmeyiz!
Aydınlık günler dileğiyle…