Kaş, doğasıyla, antik kentleriyle, tarihsel mirasıyla, muhteşem koyları ve plajlarıyla ülkemizin eşsiz güzellikteki beldelerinden birisi… Ancak dinginliğin ve huzurun merkezi sayılan bu beldemiz, son dönemde Kaş’ta yaşayanların ve beldenin müdavimi olmuş tatilcilerin canını sıkan bir projeyle gündeme geldi: Batı Antalya Havaalanı Projesi…
6-7 yıldır üzerinde durulan ve 2012 yılında -Antalya Milletvekili Gürkut Acar’ın soru önergesine konu edilen- Ulaştırma Bakanlığı’nın olumsuz görüş bildirmesine rağmen DETUYAB (Demre Yatırımcıları İnşaat Turizm Ortak Girişimi Tic. ve San. A.Ş.), bu projeye ilişkin bir ön rapor hazırladı. Sözün kısası; havaalanı projesi, ısrarla gündemde tutulmak isteniyor. Buna karşılık Kaş ilçesindeki sivil toplum kuruluşları da bir araya geldiler ve bilimsellikten uzak, amatörce hazırlanmış bu rapordaki çelişkilere dikkat çeken detaylı bir duyuru hazırlayarak yanıt verdiler, endişelerini dile getirdiler.
Kaş Turizm ve Tanıtma Derneği, Kaş Kalkan Patara Otelciler Birliği, Kaş Su Altı Derneği (KASAD), ÇEKÜL Vakfı Kaş Temsilciliği, Kaş Çevre Platformu, Kaş Koruma Platformu temsilcilerinin hazırladığı duyuru, Batı Antalya Havaalanı projesinin “sadece inşaatı yapanlara getiri sağlayacak ölü bir yatırım olduğu” gerçeğini gözler önüne seriyor. Öyle ki, DETUYAB’ın raporundaki çelişkiler, havalimanının konumundan SİT alanlarına, büyüklüğünden kapasitesine, turizme-çevreye etkisinden teknik açıdan değerlendirmelere kadar uzayıp gidiyor.
Haberimizde (HABER İÇİN TIKLAYINIZ) detaylı olarak verdiğimiz duyurudan bazı bölümleri sizlerle paylaşmak istedim:
- Kaş’ta yapılması planlanan havaalanı ile ilgili açıklamada; “pist ve terminal yapımı için tespit edilen arazi hiçbir şekilde konut ve yerleşim alanı, ormanlık, arkeolojik veya doğal sit alanı değildir” ifadesinin hemen ardından “… pist, yerleşim olmayan, makilik ve kayalık bir plato üzerinde, büyük çoğunluğu 163/1 parsel numaralı ve 6387 m² büyüklüğündeki orman vasfındaki arazi üzerinde yer alacaktır” vurgusu yapılıyor. Arazi için hem ‘ormanlık değildir’ deniliyor hem de ‘orman vasfındaki arazi üzerine pist yapılacağı’ belirtiliyor!
-Ön Rapor kısmında; “Havaalanı yapılacak bölgede sit alanlarıyla ilgili çalışmada, haritada belirtilmiş olan sit alanlarının mevcut olduğu tespit edilmiş olup, bu husus Şekil 2b’de yer alan resmi yazı ile de teyit edilmiştir.” ibaresi yer alırken, Gerekçeler bölümünde, “Havalimanının yer alacağı platonun üzerinde sadece bir antik sarnıç ve müştemilatının yer aldığı tespit ve tescil edilmiş olup, yapılacak planlamada pist, apron ve terminal ünitelerinin adı geçen arkeolojik yapılar üzerinde yer alması ve bunlara zarar vermesi söz konusu olmayıp, bilakis koruma ve teşhir imkanı sağlanacaktır.” bilgisi veriliyor.
Oysa STK’ların Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru üzerine; sözü edilen bölge sınırları içerisinde kalan 115 adaya ait 2-3-17-33 parsellerde yer alan kalıntıların “1. derece arkeolojik sit alanı” olarak tescil edildiği ortaya çıkıyor! Kaldı ki, SİT alanlarının pistte “teşhir edilmesi” düşüncesi de dünyada herhalde bir ilk olacak… İnanılır gibi değil!
Sonuçta, proje hakkında Ulaştırma Bakanlığı’ndan açıklama bekleyen Kaş halkı ve STK temsilcilerinin ortak görüşü; “Kaş’ta Batı Antalya Havaalanı Projesinin gerçekleşmesi durumunda doğal habitat zarar görecek, ekolojik denge bozulacak, yaşam alanları ortadan kaldırılan türler birbiri ardına yok olma tehlikesine maruz kalacak, çok sayıda ağacın kesilmesiyle büyük bir doğa katliamı yaşanacak.”
Şimdiye dek söylediğimiz bir konuyu yinelemek zorundayız: Ekonomik gelişmenin, ulaşım imkanlarının yaygınlaşmasının, havalimanlarının sayısının artmasının karşısında durulamaz. Ancak yatırımların da doğru yerde, doğru zamanda ve çevre duyarlılığı içinde gerçekleşmesi gerekir.
Rant amacıyla yola çıkılmasına, çocuklarımıza bırakacağımız mirasın yok edilmesine sessiz kalmamak gerekir.
Aydınlık günler dileğiyle.