Gürültünün işitme sağlığını olduğu kadar zihinsel işlevleri ve psikolojiyi de bozduğu bilinmektedir; burada seslerin sübjektif değerlendirilmesi ve kişisel algılama farklılıkları (görecelilik) de söz konusudur (perceived noise level). 80-90 dB ve üzeri şiddetteki sesler, kulaklara fiziksel ve fizyolojik olarak zarar verir. Gürültünün korku, stres, bellek ve algı kusurları, dikkat daralması, unutkanlık, odaklanma bozukluğu, uykusuzluk, yorgunluk, agresyon, iritabilite, psikomotor beceri azalması, iletişim bozulması, hata artışı yaptığı ve sonuçta kazalara katkıda bulunduğu konularında fikir birliği vardır.
Tren yolu yakınındaki kreş çocuklarında ve öğretmenlerde odaklanma bozukluğu, görsel dikkat azalması, işitsel bilgileri ayrıştırma zorluğu ve hata artışı gibi sorunlar yarattığı kanıtlanmıştır. Gürültünün, okuduğunu anlama, dil öğrenme, cevap süresi, problem çözme ve matematik beceriler gibi işlevler üzerine olan olumsuz etkileri birçok araştırmanın ortak sonuçlarıdır. Havacılıkta ekibin kokpitde birbirleriyle, diğer uçaklarla ve yer merkezleriyle iletişimi gürültü nedeniyle ileri derecede bozulabilir; harici seslerin konuşma veya sinyalleri maskelemesi nedeniyle hiç anlaşamamaya veya yanlış anlaşmaya bağlı kazalar bile olabilir.
İtalya’nın Sardunya Adası Elmas Havaalanının 1 mil yakınında oturan 71 kişi ile, aynı adadaki gürültüsüz yerleşim yerlerinde ikâmet eden 284 kişinin karşılaştırıldığı bir çalışmada da, kronik uçak gürültüsüne maruz kalan kişilerde psikolojik bozukluklar (subsendromal anksiyete) fazla bulunmuştur (1). Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri döner kanat uçuş ekiplerinde gürültüden etkilenmenin uzun vadeli sonuçlarının izlendiği bir çalışma yapılmıştır. 1999-2004 yılları arasını kapsayan çalışmada, 21-35 yaş arasındaki 386 uçucunun, üs uçuş doktoru ve hastane psikiyatri kayıtları incelendiğinde; düşük frekanslı gürültüye ve vibrasyona uzun süreli maruziyeti olan 386 uçucunun 147’sinde (%38) hafiften orta düzeye kadar anksiyete bulunmuştur. Bu kişilerin, anksiyeteye biraz yatkınlığı olan ve gürültüye karşı koruyucu teçhizat kullanmayan kişiler olduğu da vurgulanmaktadır (2).
Havacılıktaki gürültü ve vibrasyonun kaynakları sayıca çoktur: Uçak motorlarının, basınçlama, havalandırma ve hidrolik sistemlerinin çıkardığı sesler, uçak gövdesi ile havanın sürtünme sesleri, aprondaki diğer araçlar, jeneratörler ve kokpitde radyo-telefon gibi araçların gürültüleri... En yoğun gürültü, yüksek performanslı savaş jetleri ile pervaneli uçaklarda, en fazla titreşim ise helikopterlerde görülür. Monoton gürültülerden çok, patlayıcı ve düzensiz aralıklarla ortaya çıkan gürültüler daha fazla rahatsız edicidir. Gürültünün fizik ve fizyolojik zararlarının başladığı sınır 85 dB’dir. 130-140 dB şiddetindeki gürültüler, en çok akustik travma ve işitme kaybı olmak üzere çarpıntı, kan basıncı yükselmesi, metabolizma ve hormon dengesi bozulmaları, kas gerginliği, vazospazm ve baş ağrısı yaratır. Gürültünün neden olduğu zihinsel ve psikolojik bozukluklar; stres, dikkatsizlik, bellek ve algı kusurları, unutkanlık, odaklanamama, uykusuzluk, yorgunluk, iritabilite, anksiyete, işgücü ve verim azalmasıdır. Diğer riskli iş alanları gibi havacılıkta da önemle üzerinde durulan yönü, psikomotor performans azalması, hata artışı ve sonuçta kazaları kolaylaştırmasıdır.
Yerdeki insanların gürültüden rahatsızlığı
Gürültü sadece uçuş ekipleri ile yolcuların sorunu değil, havaalanındaki yolcu bekleme alanlarındaki insanları ve havaalanı bölgesi sakinlerini de etkileyen bir unsurdur. Batı ülkelerinde “Sessiz Terminal” kampanyası kapsamında, terminal binalarında her dakika yapılan anonsların daha kısa ve öz, bazı çağrıların görsel mesajlar biçiminde olması uygulamasına geçilmiştir. Havaalanı çevresindeki bölgelerde yaşayan insanların ise 24 saat devam eden uçak iniş-kalkış seslerinden çok rahatsız oldukları; gürültünün hipertansiyon, solunum ve nabız hızlanması, sinirlilik, iş verimi azalması, odaklanamama gibi olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir.
Londra Heathrow Havaalanı yakınında oturan insanlarda kalp krizi ve inme gibi hastalıkların %10-20 oranında fazla görüldüğünün belirlenmesi üzerine 2006 yılından itibaren gece saat 23’den sabah saat 07’ye kadar iniş-kalkışta 96 dB üstü gürültü çıkaran uçaklara kısıtlama getirildi. Aynı yasak Zürih ve Frankfurt Havaalanlarında da uygulanmaktadır. Buna rağmen Frankfurt Havaalanı yakınındaki Flörsheim Kasabası sakinlerinin evlerini satıp başka yerlere taşındıkları haberleri gazetelerde yer aldı. İsviçre’de Kamu Sağlığı Enstitüsü tarafından yapılan bir araştırmada, havalimanına yakın oturan insanlarda gürültünün metabolizmayı yavaşlatmak yoluyla diyabet riskini %86 oranında artırdığı sonucu alınmıştır.
Türkiye’de Gürültü Kontrol Yönetmeliği’nde, max. ses şiddetinin gündüz 65, gece 55 dB üzerinde olmaması kuralı getirilmiştir.
Desibel cehenneminden kaçış; ya da ‘uçak moduna’ geçiş: Gürültüyle mücadele eden duyarlı insanların çabaları, kamu kurumlarını ve uçak üreticilerini de harekete geçirmiş olmalı ki, ‘daha sessiz hava sahaları’ için etkin önlemler alınmaktadır. NASA, 2025 yılına gelindiğinde uçak gürültü düzeyinin bugünkünün yarısına ineceğini açıklamıştır. Bugün bile bazı önlemlerle A-380 uçaklarının gürültüsü, çok iri gövdelerine karşın oldukça azaltılmıştır. FAA, gelecekteki uçaklarda gürültüyü azaltacak önlemler olarak; hibrid motorlar kullanılması, motorların kanat altına değil üstüne yerleştirilmesi, iniş ve kalkışların daha dik açıyla yapılması gibi uygulamaların düşünülmekte olduğunu duyurmuştur (3). Ayrıca havacılık otoritelerinin koyduğu gürültü azaltıcı kalkış usulleri (Noise Abatement Departure Procedures-NADP) getirilmiştir. Bu, yakınlarında yerleşim yeri bulunan meydanlardan kalkışta, belirli irtifalara kadar hız ayarlama ve flap toplama gibi kurallardır.
Uçak gürültülerine sivil karşı çıkışlar: Antalya Havaalanına yaz aylarında günde 1.500 civarı iniş-kalkış olmakta, özellikle eski teknolojili Rus uçaklarının (İlyushin-62) 108 dB civarındaki iniş-kalkış gürültüleri çevrede rahatsızlık yaratmaktadır. 2009 yılında Güzeloba ve Lara sakinleri ‘4 Motorluya Hayır’ kampanyası başlatmış; 1.100 imzalı bir dilekçeyi DHMİ’ye sunmuşlardı. 2013 yılında Güzeloba Mahallesi muhtarlığına verilen dilekçelerde ise seks yaşamlarının olumsuz etkilendiğinden ve uyku bozukluğundan şikâyet edilmişti. İstanbul’da Ataköy sakinlerinin uçak gürültüsünden yakınmaları ise daha eski tarihlerden beri devam etmekteydi. Dünyanın başka yerlerinde de (Belfast, Sidney, New York, Heathrow, Seul) benzeri şikâyetler, protestolar ve açılmış davalar vardır. Japonya’da ABD’nin Kadena Hava Üssü yakınlarında yaşayan ahalinin açtığı dava 2017 yılında sonuçlandı. Okinawa Mahkemesi, özellikle gece yarısı ve sabah erken saatlerdeki askeri uçak gürültülerinin (75-95 dB) uyku, tansiyon ve işitme rahatsızlıklarına yol açtığını kabul ederek 22 bin kişilik halka ödenmek üzere 30 milyar yen (267 milyon $) tazminata hükmetti. Ama Üssün başka yere taşınması ve saat 19-07 arası uçuş yapılmaması isteklerini onaylamadı.
Arthur Hailey’in ‘Havaalanı’ romanında: Maedowood kasabası ahalisinin uçak gürültüsünden evlerinin zangırdadığı ve sinir krizlerine girdikleri şikâyetiyle avukat tutmaları, açılacak davada önceki yıllarda askeri uçak gürültüleri yüzünden bir tavuk çiftliğinde 100 kadar tavuğun ölmesi ve mahkemenin tazminata hükmetmesinin referans alınması anlatılmaktadır. Bu dava sonunda, uçaklar havalanırken yerleşim yerleri üzerinden geçmekte iseler, bir süre gaz kesmeleri kuralı getirilmiş; ancak pilotların çoğunun uçuşu riske sokmamak adına bu kuralı çiğnediği belirtilmiştir. Romanda pilotların bakış açısı anlatılırken; havayoluyla seyahatin nimetleri yanında böylesi kaçınılmaz rahatsızlıkları olabileceği, bunlara katlanılması ya da havaalanı yakınlarındaki yerleşkelerin taşınması önerilmiştir (4).
Uçak gürültüsünden rahatsızlık duymayanlar: Türkiye’de uçak gürültülerine karşı çıkışların çoğu yolcu uçaklarınadır; bunlar ticari uçuşlar olduğu için duygusal yanı yoktur. Askeri havacılıkta savaş jetlerinin şehir üzerinden gürültülü iniş kalkışları ise ‘ülke savunması amaçlı uçuşlar olması’ nedeniyle mazur görülür. Arka plânda, bu uçakların pilotlarının zaman zaman şehit olarak cenazelerinin o şehrin camilerinden kaldırılıyor ve şehitliklere defnediliyor olmasının duygusallığı da vardır.
Vibrasyon
Havacılığın kaçınılamaz stresörlerinden birisi olan titreşimin başlıca kaynakları pervane ve motordur. Özellikle helikopterlerde titreşim çoktur ve bel-sırt ağrıları ile eklem sertleşmesinin ana sebeplerinden birisidir. Titreşim arttıkça bulantı, baş dönmesi, kulak çınlaması, cilt yanması, salya artışı, terleme ve göğüste tıkanma-boğulma hissi ortaya çıkar; vücudun termoregülasyonu bozulur. Belirtiler 0.1-40 Hz’de başlar.(Hertz, saniyedeki salınım ‘cycle’ sayısıdır.) 1,5-2 Hz düzeyinde düşük amplitüdlü kaba vibrasyonda bile alet okuma, gösterge izleme, motor aktivite ve kumanda vermede zorluk ve hata artışı görülür. Vücudun her organının kendine özgü içsel titreşiminin, hava aracından gelen dış titreşimle rezonansa uğraması ciddi rahatsızlıklar yaratır. 30-40 Hz düzeyinde göz kürelerinin rezonansı görsel odaklanmayı imkânsızlaştırır, bulanık görme olur. 60 Hz’de baş, kol-bacak, göğüs, karın duvarı ve vücut boşluklarında rezonans olur. Bu koşullarda bilişsel ve psikomotor performans bozulur; konuşma, işitme ve iletişim de zorlaşır (5,6).
Bazı kişilerde el parmak damarlarının spazmına bağlı renk solması ve ağrı ortaya çıkar (Vibratory-Induced White Finger Syndrome). Vibrasyonun bir olumsuz etkisi de anksiyete olup, Ürdün Hava K. pilotlarında yapılan bir araştırmada bu gösterilmiştir (7). ABD Hava K. yüksek performanslı jet uçağı pilotlarında, gerek jet motorunun ve gerekse yüksek G kuvvetlerinin yarattığı vibrasyonun psikomotor performansı bozacak şiddette olumsuz etkiler çıkardığı belirlenmiştir.
Kaynaklar:
1. Hardoy MC, Carta MG, Marci AR, et al. Exposure to aircraft noise and risk of psychiatric disorders: the Elmas survey. Soc Psychiatry Psychiatr Epidemiol. 2005;40: 24-26.
2. Khalil M, Refai AM, Aqqad S. Noise and vibration as a cause of anxiety in Royal Jordanian Air Force crew members. Abstracts ICASM, Vienna 2007.
3. Alana Semuels. The Atlantic (2016 April). https://www.theatlantic.com/magazine/archive/2016/04/the-future-will-be-quiet/471489/
4. Hailey A. Havaalanı. Çeviri: Aydil Balta. 3. Baskı, E Yayınları 1972, İstanbul. s. 118-25,240,279,310, 363-70,379.
5. Reinhart RO. Basic Flight Physiology. 3rd Edit. McGraw Hill, NY, USA. 2008. pp. 50-68, 100-152, 216, 234-39.
6. Green RG, Muir H, James M, et al. Human Factors for Pilots. 2nd Edit. Ashgate, USA.2007. pp. 16,25.
7. Rayman RB, McNaughton GB. Sudden incapacitation: USAF experience, 1970-80. Aviat Space Environ Med. 1983 Feb; 54 (2):161- 4.