Hava-İş’in son genel kurulu, derin kulislere, çekişmelere, suçlamalara hatta şiddete kadar varan bir süreç olmuştu. İşveren, delege seçimlerinden genel kuruldaki oylamalara kadar o güne dek görülmemiş bir biçimde etkin olmuş ve Hava-İş’te arzu ettiği yönetimi oluşturmayı başarmıştı. 7 aydır Hava-İş yönetiminin faaliyetini olanaklarımız dahilinde (!) izlemeye çalışıyoruz. Olanaklarımız dahilinde diyorum; çünkü sendikal faaliyetlerini pek duyurmak taraftarı olmadıklarını düşünüyorum. Belki de işçi hakları için verilen mücadeleyi gizli tutmak istiyorlar. Hani “iyilik yap, denize at” misali!.. Ya da “işçi hakları için mücadele etmek zaten bizim asli görevimiz, bir de bunun reklamını yapmak görgüsüzlük olur” diye düşünüyorlar.
Hava-İş’ten doğru düzgün haber alamasak da; habercilik gereği, “havacılık emekçileriyle, sorunlarıyla ilgili yeni bir gelişme var mı” diye merak ediyor ve Hava-İş’in internet sayfasına zaman zaman göz atıyoruz. Bugünlerde sendikanın faaliyet alanlarıyla ilgili haberler sayfanın alt bölümünde yer alırken, manşeti ise Ramazan etkinlikleri dolduruyor ve Hava-İş yöneticilerinin “il, il iftar sofraları” fotoğrafları süslüyor… Elbette Ramazan, Müslümanların oruç tutarak, inançlarını, ibadetlerini daha yoğun yaşadıkları kutsal bir ay… Bu anlamda bir habere tabii ki yer verilebilir ancak il il düzenlenen iftar sofrası fotoğraflarının sendikal faaliyetin, THY’de halen süren işten atılmaların önüne geçmesi ne kadar doğru?
Acaba Hava-İş’in resmi internet sitesi bir sosyal medya aracına mı dönüştürüldü de bizim haberimiz yok?
Hakkari ve Bingöl havalimanları incelenmeli
Erzurum’da görkemli şovlarla açılan Türkiye'nin ilk ve tek Kayakla Atlama Kuleleri'nde meydana gelen çökmenin ardından bilirkişi heyetinin yaptığı inceleme, ihmalin akıllara durgunluk verecek ölçüde olduğunu ortaya koydu. Bilirkişinin saptamalarına göre, aktif olmasa da fay hattı dikkate alınmamış, zemin etüdü yapılmamış, pistleri ayakta tutan beton zeminin içindeki çelik kazıkların 25 ila 50 metre derinlikte olması gerekirken yığma toprak üzerine sadece 1 metre çelik kazıklar kullanılmış… Bir başka önemli detayı da Necati Doğru Sözcü Gazetesindeki köşesinde yazmış: 57 milyon 100 bin TL'ye ihale edilen bu proje 94 milyon TL'ye bitirilmiş… Sonuçta hem astronomik bir maliyet artışı hem de teknik anlamda ihmalin boyutu bu kadar korkunç olunca müteahhit firmanın yaptığı diğer işlerin de ciddi biçimde sorgulanması gerekmiyor mu?
AKP iktidarı döneminde devletten 10 milyar TL tutarında 40 ihale aldığı söylenen rekortmen (!) firma, Bingöl ve Hakkari havalimanlarında da halen iş yapıyor. Kendi internet sitesinde belirtildiğine göre, Bingöl Havaalanı’nda üst yapı ve müteferrik inşaat işi, Hakkari Havalimanında da pist, taksirut, tüm altyapı imalatları, elektrik, mekanik ve elektromekanik sistemlerin temini ve montajını yapıyor.
Buralarda da benzer ihmaller ve gerekçesi şüphe uyandıran maliyet artışları söz konusu mudur diye düşünmeden edemiyor insan…
Aydınlık günler dileğiyle…