Anılarını ya da deneyimlerini kaleme alan havacılardan çok, edebiyatın çeşitli dallarında eser vermiş havacı yazarları tanıtma amacını göz önünde tuttuk. Ayrıca bir gazeteci veya edebiyatçıyla ortak kitap yayımlayanlar da, bu yazıda yer almıyor. Yeni gelişen bir havacılık kolu olan insansız hava aracı operatörlerinden kitap çıkaranları da incelemiyoruz. Bunların dışında kalan ve havacılığın her hangi bölümünde yer alıp, eser yazanları olabildiğince tanıtmaya çalıştık. Bu arada dilimize çevrilmeyen eserlerin en kısa zamanda Türkçe’leştirilerek geniş kitlelere ulaşmasını diliyoruz. Mutlaka eksikliklerimiz vardır. Hoşgörünüze sığınarak keyifli okumalar dileriz.
A) YABANCI HAVACI YAZARLAR
1) Antoine de Saint Exupéry: Havacılık ve edebiyatın önemli şahsiyetlerinden biri olan yazar, 1912 Lyon doğumludur. İlk kez oniki yaşında bir yakını tarafından Blériot tipi uçakla uçurulmuştu. Öğrenim hayatı bitince II. Süvari Alayına 1921’de girdi. Kişisel gayretiyle özel olarak aldığı uçuş dersleri sayesinde Fransız Hava Kuvvetlerine katıldı. Kazablanka’da 37. Avcı Alayı’na tayin oldu. Orada resmi pilot brövesini aldı. Daha sonra Paris yakınlarındaki Le Bourget 34. Hava Alayı’na atandı. İlk uçak kazasını burada yapınca bir süreliğine ofis görevine alındı. 1923 yılında sıkılarak ordudan ayrıldı. 1926 yılına kadar değişik işlerde çalıştı. Ardından uluslararası hava posta pilotluğuna, Aérpostale şirketinde başladı: Toulouse-Dakar hattında uçtu. 1927’de Kuzeybatı Afrika’da, Cup Cuby’e tayin oldu. Yeni görevinde hem rutin posta uçuşlarını, hem de Berberiler ve diğer yerli kabilelerin elindeki esir pilotları kurtarmak, ayrıca uçuşların güvenliğini arttırabilmek için kabile liderleriyle yoğun görüşmeler yaptı. Bunun için Arapça öğrendi. Başarılı olduğu bu faaliyetlerinden ötürü Fransız hükümetinden ödül aldı. Aynı yıl ilk novellası “L’Aviateur (Aviator)” kitabını yayımladı.
1929 yılında Arjantin’de Aeroposta Argentine Airline şirketine yönetici olarak transfer oldu. Burada da hem posta uçuşları, hem de kaza sonucu düşmüş pilotları arama-kurtarma görevlerinde yer aldı. 1931 yılında Fransa’ya döndü ve aynı yıl yayımladığı “Gece Uçuşu” kitabıyla –önsözünü André Gide yazmıştı- edebiyat dünyasında ünlendi. Bu kitabında görevlerini yaparken ölümle karşılaşan pilotları gizemli bir şekilde anlatıyordu. Eserin en önemli özelliği ise özgürlüğü bir bilinç sorunu olarak değerlendirmesiydi.
1933 yılında bir test uçuşunda kaza geçirdi. Denize düşen St. Exupéry, enkazla birlikte batmaktan zor kurtuldu. 1934 yılında yeni kurulan Air France şirketine tanıtım haberleri, filmler yapmak üzere uçucu olarak katıldı. Değişik ülkelere reklam amaçlı uçtu. Örneğin 1935 yılında S.S.C.B’nin (bugünkü Rusya) övüncü ve o zamanın ilk geniş gövdeli uçaklarından biri olan “Maksim Gorki” isimli ANT-20 tipi uçağına binen ilk yabancı oldu. Çok fazla devrim reklamıyla dolu olan bu uçuştan sıkıldığını yazar, anılarında bahsetmişti. Ancak uçağın devasa ölçülerinden etkilenen yazara göre uçağın içinde makine boyutundan hayal boyutuna geçiliyordu! (İlginç rastlantı olarak uçak ertesi günkü uçuşunda düşecek ve bir daha üretilmeyecekti. O.G.B.)
St. Exupéry 12Mayıs 1935’te ilk kişisel uçağına sahip oldu. Aynı yılın Kasım ayında Air France hesabına Fas’tan başlayan Kuzey Afrika, Ortadoğu, Türkiye, Yunanistan, İtalya, Fransa uçuşunda 11.000km mesafeyi havada kat etti. Edindiği deneyimle 29 Aralık 1935’te Paris-Saygon uçuşuna çıktı. Bu uçuşta hız-mesafe rekorunu kırarak 150.000 Frank ödülü almak amacıyla, pilot arkadaşı André Prévost ile Paris’ten havalandılar. Ancak Libya çölünde geçirdiği kazayla uçuş sonlanırken, buradaki deneyimlerini 1937’de yayımladığı “İnsanların Dünyası” isimli kitabında uzun uzun anlatmıştı.
Nisan 1936’da İç Savaşı gözlemlemek için İspanya’ya, Paris-Soir gazetesi tarafından gönderildi. Gazete ondan iç savaşla ilgili yazılar istedi. Bir süre İspanya’da kaldıktan sonra Fransa’ya, eski işine döndü. Haziran 1937’de Nazi Almanya’sına bir uçuş yaptı. Ancak askeri bölgeye indiği gerekçesiyle casuslukla suçlanarak tutuklandı. Fransız Hükümetinin de duruma müdahil olmasıyla serbest bırakıldı. Daha sonra Fransa’nın havacılık prestijini kurtarmak için hükümetin desteğiyle New York-Güney Amerika uçuşuna çıktı. 1938 yılında başlayan uzun sefer, Guetamala’da kalkışta geçirdikleri kazayla son buldu. Kazada ağır yaralanan St. Exupéry uzun süre tedavi gördü.
Aralık 1939’da sakat olmasına rağmen yedek subay rütbesiyle Marne’deki 33. Hava Keşif Alayı’na pilot olarak katıldı. Şubat 1940’da ilk kez Alman hatlarının fotoğraflarını çekerek II. Dünya savaşına dahil oldu. Bu görevlerle ilgili duygularını “Savaş Pilotu” isimli kitabında anlatacaktı. Aralık 1940 tarihinde terhis olarak Amerika’ya gitmiş ve 16 ayını orada geçirmişti. Bu sürede önceden yayımladığı “Rüzgâr, Kum ve Yıldızlar” kitabı orada aşırı ilgiyle karşılanmış, çeşitli radyo programları ve röportajlar yapmıştı. Bu arada “Küçük Prens” kitabının ünlü resimlerini kendisi çizerek, ilk kez Amerika’da 1943 yılında basıldı. Savaşa rağmen kitap, tüm dünyada çok büyük ilgi görerek evrensel bir başarı kazandı. Kitap dünyada 250 dil ve lehçeye çevrildi. Küçük Prens kitabı Türkçe’de ilk kez 1953 yılında Ahmet Muhip Dranas’ın çevirisiyle, Çocuk Esirgeme Kurumu’nun Çocuk ve Yuva Dergisinde bölüm bölüm yayınlanmıştı. Günümüze değin Türkçe’de, değişik çevirmenlerce 100’ün üstünde baskısı yapılmıştır...
Mayıs 1943’te tekrar Fransa’ya geri dönerek 2/33 Hava Grubuna katıldı. 44 yaşında en yaşlı pilot olarak Fransız ordusunda görev yaptı. Önce Cezayir daha sonraları Korsika’da keşif görevlerinde uçtu. Aynı yıl yayımlanan “Bir Rehineye Mektup” kitabında bütün Fransızları Nazi işgaline karşı birlik olmaya çağırıyordu. 31Temmuz 1944 günü Lightning P-38 tipi uçakla havalandı ve bir daha kendisinden haber alınamadı...
Uçmak onun gözünde yalnızca kahramanlık eylemi değil, aynı zamanda edebiyat için yepyeni bir konuydu. Eserlerinde uçağa karşı neredeyse ilgisiz, ya da son derece soyut ve kimliksiz bir nesne olarak bakmıştı. Uçak onun için benliği uçuran bir araçtır yalnızca...
Çalışmalarının bir kısmı ölümünden sonra eşi, arkadaşları ve Fransız Akademisi tarafından düzenlenerek basıldı. Günümüzde bile tüm araştırmacılar, defineciler, Akdeniz’deki St.Exupéry enkazını büyük bir heyecanla aramaktadırlar. Konu, Titanic’ten sonra dünyada ikinci büyük denizaltı keşif hedefi olarak güncelliğini korumaktadır. Günümüze değin bir çok spekülatif keşif haberleri gelmesine rağmen buluntuların doğruluğu onaylanmamıştır. Öte yandan St.Exupéry’nin enkaz ve cesedinin arama-keşif çabalarına karşı çıkanlar da çoktur. Onun anılarıyla denizde kalmasını isteyenler ne derecede haklıdır bilinmez... Ayrıca 2000 yılında Lyon Satolas meydanının adı St.Exupéry olarak değiştirildi.
ESERLERİ: L’Aviateur (1926), Courrier Sud (1929), Vol de Nuit (1931), Terre des Hommes (1939), Pilote de Guerre (1942), Le Petit Prince (1943), Lettre à Une Jeune Fille (1950), Lettres de Jeunesse 1923-1931(?), Carnets (1953), Lettres à Sa Mère (1955), Un Sens à La Vie (1956), Écrits de Guerre 1939-1944(?), Manon Danseuse (1982), Lettres à I’inconnue (2008)
TÜRKÇE’YE ÇEVRİLEN ESERLERİ: Küçük Prens, Mektuplar, Güney Postası, Gece Uçuşu, Kanayan İspanya, İnsanların Dünyası, Günlük Notlar, Kale..Ama Sen İnsansın, Yel Kum ve Yıldızlar.
Devam edecek...