Hava-İş Sendikası Genel Kurulu yaklaşırken önümüzdeki birkaç ayın oldukça hareketli geçeceği görülüyor. 4 yıl önceki genel kurulda mevcut yönetimle aynı sayıda oy alan ve -itiraz sonucu- geçersiz bir oyun geçerli kabul edilmesiyle seçimi kaybeden Gökkuşağı Hareketi’nin sıkı bir biçimde çalıştığını biliyorum. Bununla birlikte geçen hafta Emek Meclisi grubu da basın toplantısıyla Ali Gülçiçek’in başkan adaylığını duyurdu. 25 yıllık THY çalışanı olan ve halen grevi sürdüren Ali Gülçiçek, çalışma yaşamı boyunca sendikal örgütlülüğün içinde aktif olarak bulunmuş ve daha çok muhalif tavrıyla tanınmış... Gülçiçek, Hava-İş’in dört yıl önceki genel kurulunda Gökkuşağı Hareketi içinde yer almış, ancak bir süre önce bu gruptan ayrılmıştı. Emek Meclisinin basın toplantısında Haber Müdürümüz Süleyman Şen’in ayrılığın nedenine ilişkin sorusuna yanıtı kısaca “yöntem farklılığımız” oldu. Ancak Gülçiçek, Hava-İş yönetiminin önümüzdeki genel kurulda mutlaka değişmesi gerektiğini vurgulayarak, bu yolda işçilerin taleplerinin ve eğiliminin gerçekleştirilmesi için herkesle görüşmeye açık olduklarını da belirtti.
İşin özünde Türkiye’de bugün sendikal yapı bıçak sırtındadır. Bir yanda iktidarın işçiyi örgütsüz bırakma, sendikasızlaştırma çabası sürerken, işçiler de sendikal bürokrasiden, antidemokratik uygulamalardan, sendika yönetimlerinin rant kapısı olarak görülmesinden rahatsızdır, şikayetçidir. Dolayısıyla sendika yönetimlerine aday olanların soruna çözüm olacak projeleri, düşünceleri önem taşımaktadır. İşte bu gerçekten hareketle Ali Gülçiçek’e, Hava-İş üyeleri içinde de aynı şikayetleri dile getiren bir kitlenin olduğunu hatırlattım ve mali şeffaflık konusundaki görüşlerini sordum. Gülçiçek öncelikle sendika yönetiminin görev süresini 2 dönemle sınırlayacaklarını belirterek “Denetleme önemli bir konu. İşveren sendika için ne kadar aidat kesildiğini biliyor. Devlet denetlediği için biliyor ama işçiler bilmiyor. Sendikanın gelir ve giderini 3 ayda bir yayın organlarında yayınlayacağız” dedi. Bir diğer önemli konu ise THY’de süren grevdi. Halen grevi sürdüren bir THY çalışanı olarak Gülçiçek, gelinen noktada durumu “vahim” olarak niteledi ve kısa sürede TİS’in imzalanmasının hayırlı olacağını ancak bu süreçte sendikanın politikasını, uygulamalarını doğru bulmadığını ifade etti.
Hamdi Topçu: Grevdeki yaklaşık 300 çalışanımız işbaşı yaptı.
Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen Kastamonu hattı açılışı sonrasında THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’yla da konuşma fırsatımız oldu. Grevle ilgili gelişmeleri sorduğumuz Hamdi Topçu, son olarak verdiği sürenin bitimine kadar 2 gün içinde 200 çalışanın geri döndüğünü, 100 çalışanın da daha önce döndüğünü hatırlatarak yaklaşık 300 kişinin işbaşı yaptığını söyledi.
“Grevi çalışan yapar, sendika yapmaz”
Şu anda THY’nin ek kabin memuruna ihtiyacının olmadığını söyleyen Topçu, “Zaten grev başlarken eğitimleri süren 600 kabin memuru vardı. Onların birçoğu mezun olmaya başladı, şu anda bir sıkıntımız yok. Ama ileriki günlerde sendika eğer gelip sözleşmeyi imzaladığı takdirde onlara da işbaşı yaptırırız bizim herhangi bir sıkıntımız yok” dedi.
Çalışanları riske atan sendika yönetiminin istifa etmesi gerektiğini kaydeden Topçu’nun sözleri şöyle: “Kanunda şöyle bir madde var; grevi çalışan yapar diyor. Grevi sendika yapmaz. Çalışanların grevidir bu ama yüzde 99.5 çalışanı eğer grevi tercih etmemişse, buna sendika yönetiminin saygı göstermesi gerekiyor. Onların çalışma şartlarını gelip imzalaması gerekiyor. Ama ideolojik sendikacılık yapılıyor. Çalışanları riske atan sendika, bu manzara karşısında aslında istifa etmesi gerekiyor. Veya olağanüstü genel kurula gitmesi gerekiyor. Önümüzdeki günlerde yapılacak bir genel kurulda THY çalışanlarının bu yönetimi dikkate alacağını düşünmüyorum.”
Anlaşılan, en başta katılımın çok sınırlı sayıda kaldığı grev olmak üzere daha pek çok konu Hava-İş’in mevcut yönetiminin başını ağrıtacak… Umarım çağdaş, demokratik, şeffaf ve işçiyi gerçek anlamda karar verme sürecine katan dinamik bir sendikal anlayış hakim olur.
Aydınlık günler dileğiyle…