Havacılık uzmanları, Germanwings uçağında bir motor arızası olmadığı, olsaydı uçağın alçalışının çok daha süratli olacağı kanaatini bildirdiler. Bir arıza durumunda yakındaki Marsilya meydanına veya deniz üzerine alçalması gerektiği halde, uçağın rotasını hiç değiştirmeden dağlık bölgeye doğru süzülüp çarpması ve bu süreçte pilotların “mayday” çağrısı da dahil hiçbir telsiz konuşması yapmaması, pilotların bu süreçte uçağa kumanda etmemekte (baygın?) olduklarını düşündürüyor.
Bu facianın kesin nedeni teknik incelemelerin sonunda belirlenecektir. Ama uçak yolcusu olan naif insanlar da, havacılık kamuoyu da inceleme sonuçlarının 6 ay sonra açıklanmasını beklemeye sabır gösteremez ve olası tahminleri sıcağı sıcağına duymak isterler. Biz de bu kazaya havacılık tıbbı bakış açısıyla bir yorum getirme ihtiyacı duyduk.
Bu kaza 2005 yılındaki Helios kazasındaki gibi kabin basıncı kaybına bağlı hipoksi sonucu olmuş gibi görünüyor. Olası senaryo şudur:
1. Basınçlama veya oksijen besleme sistemi arızası, ya da kabinden bir parçanın kopması gibi nedenle kabindeki basıncın kaybolması (dekompresyon),
2. Kabin havasının ve dolayısıyla oksijenin dışarı kaçması, solunum havasındaki oksijenin çok azalması (hipoksi),
3. Hemen maskeden oksijen kullanmayan pilotların inkapasite olmaları, bilinç kaybına girmeleri (oksijen solunmazsa 35 bin feet irtifada 30-60 saniyede bilinç kaybı gelişir; 38 bin feet’te bu süre 15 saniyedir),
4. Belki ilk anda verdikleri alçalma kumandasından sonra bayılan (bu yüzden de konuşmayan) pilotların kumanda edemediği uçağın irtifa kaybederek bir tepeye çarpması...
Şüphesiz bu tahmine dayalı (spekülatif) senaryomuz gerçek olmayabilir; ama göz önünde tutulması gereken ciddi bir ihtimaldir ve çok sayıda kaza örnekleri vardır.
Askeri havacılık pilotları her 5 yılda bir hipoksi farkındalık eğitimi alırlar ve hipoksiye girme durumlarında ortaya çıkan semptomlarına (kendi hipoksi imzalarına) aşinalık kazanırlar. Böylece sinsi kabin basınçlama arızaları ve oksijensizlik durumlarında daha seri önlem almayı öğrenirler. Dünyada da ülkemizde de, asker kökenli olmayan pilotların bu konuda (teorik bilgileri olsa da) uygulamalı eğitimlerinin olmayışı bir zafiyet unsurudur.
Anadolu Üniversitesi’nin 3 yıl önce sivil havacılığımızdaki bu ve diğer fizyolojik eğitim simülatörlerini sisteme kazandırma yönünde atmış olduğu adım ne yazık ki yarım kalmıştır. Sivil havacılık otoritemiz, havacılık tıbbı desteğini uçuş emniyeti için önemli gördüğü takdirde atılabilecek yeni adımlar olabilir. Örnek gerekiyorsa, FAA’in sivil havacılık tıbbı kuruluşu (Civil Aerospace Medical Institute-CAMI) incelenebilir.
- https://www.faa.gov/about/office_org/headquarters_offices/avs/offices/aam/cami/media/CAMIBrochure.pdf
- https://www.faa.gov/pilots/safety/pilotsafetybrochures/media/hypoxia.pdf
- http://www.faa.gov/pilots/training/airman_education/aerospace_physiology/
- http://www.faa.gov/pilots/safety/pilotsafetybrochures/media/physiologc.pdf