Çalışanların eleştirileri sağlıklı bir çalışma yaşamı için önemlidir. Ancak kimi işyerlerinde çalışanların eleştiri ve beyanları yanlış algılanmakta, işverene karşı bir tutum olarak görülmektedir. Olumlu ve yapıcı eleştirilerin yanında dedikodu, asılsız itham, sataşma, hakaret gibi durumlar da yaşanabiliyor. Bu yazımda çalışanın eleştiri hakkı ve sınırlarını, sataşma, dedikodu, sosyal medyada beyan, hakaret vb. fiiller ile söz konusu fiillerin sonuçlarını mevcut mevzuat ve yargı kararları çerçevesinde açıklamaya çalışacağım.
1. Düşünce ve ifade hürriyeti sadece iş ilişkisinde değil hayatın her alanında geçerli en temel insan haklarından birisidir
Anayasamızda düşünce ve ifade hürriyeti esastır. Ancak; her hak ve özgürlüğün haklı ve meşru çerçevede bir sınırı bulunmaktadır. Başkalarının şöhret veya hakları, özel ve aile hayatları mahremiyeti, kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması vb. konuların da ihlal edilip edilmediğinin tespiti gerekmektedir. Her olayın özelliğine göre kişilerin hürriyetlerini kullanırken ihlalde bulunup bulunmadıklarını tespit etmek ve değerlendirmek gerekmektedir.
Anayasamızın 25. maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” Anayasamızın 26. maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir...” demektedir. Hürriyetin sınırları yani kısıtlanma sebepleri de 26. madde de belirtilmektedir.
2. İşçinin işvereni eleştirmesinin amacına odaklanmak gerekir
İş ilişkisini oluşturan tarafların birbirlerinin doğru ve yanlış yanlarını bulup göstererek işin işleyişinin daha güzel olması için eleştiri hakkını kullanmaları doğaldır. Eleştiri hakkı da ifade hürriyetinin bir parçasıdır. Yapılan eleştirinin işlerin yürüyüş tarzı ile alakalı olduğu, hakaret ve saygısızlık niteliğinde olmadığı durumlarda, sadece bu nedenle yapılan fesih geçersiz sayılmaktadır.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin Esas Numarası: 2008/36374, Karar Numarası: 2009/15159, 01.06.2009 tarihli kararında “Yapıcı ve objektif ölçüler içerisinde belirli bir uzmanlık alanı ile ilgili eleştiri ya da işletmedeki bozukluk ya da uygunsuzluklara ilişkin eleştiri söz konusu olduğunda geçerli fesihten bahsedilemez.” hükmüne yer vermiştir. Havacılık sektöründe çalışanlar için örnek vermek gerekirse;
- Uçakların küçük ve büyük periyodik bakımlarının yapılmaması,
- Uluslararası kurallara uyulmaması,
- Kalınan otellerde yaşanan olumsuzluklar,
- Eksik ekiple uçuş yapılması,
- Kalifiye olmayan eleman çalıştırılması,
- Pilotlara aylık ve haftalık uçuş limitlerini aşacak şekilde uçuş verilmesi,
- Pilotlara verilmesi gereken OFF’ların verilmediği,
- Çalışma ortamındaki sağlık koşullarının çalışanın sağlığını tehlikeye atar nitelikte olması,
- Ücret alamama ya da geç yatması,
- Çalışanın yapmakla yükümlü olmadığı bir işte görevlendirmesi,
- Çalışanın onayı olmamasına rağmen fazla çalıştırması,
- Çalışanlara mobbing yapılması,
- Sigorta primlerinin ödenmemesi veya eksik gösterilmesi,
gibi durumlarda çalışanların eleştirilerini dile getirmeleri, aksaklıkların düzeltilmesini talep etmeleri hukuka uygundur. Ancak; talepler belli bir usulle, makul şekilde işverene iletilmelidir. Talepler iletilirken hakaret, sataşma gibi benzeri davranışlardan kaçınmalıdırlar.
3. İş yerinde dedikodu yapmak
Dedikodu, hem kişilik haklarına aykırılık teşkil eder ve hem de iş ilişkisinde güveni zayıflatır. Eleştiri hakkını aşan, çalışma arkadaşları ile işveren hakkında asılsız nitelikteki söylemler niteliğine göre geçerli ve/veya haklı nedenlerle fesih sebebi olabiliyor.
4. Sosyal medyada (facebook, instegram, twitter vb) yapılan beyanlar
İşçinin işyeri hakkındaki bilgi, beyan ve düzenlemeleri sosyal medya aracılığıyla üçüncü kişilere duyurmaları tartışmalara yol açmaktadır. İşyerinde yapılacak düzenlemeler, girişimleri duyurma, ilan etme ve gerçekleştirme işverenin tercihine bağlıdır çünkü bu durum yönetim yetkisi kapsamındadır. İşçi işi sözleşmesindeki yükümlülükleri kapsamında işverenin takdir ve yönetim hakkı kapsamındaki işlemleri icra etmekle yetkili değildir. Bu nedenle;
- Bilet fiyatlarının indirime gideceği ya da zam yapılacağı,
- Çalışanlara prim verilmediği,
- Yeni uçak satın alınacağı,
- İhaleye girileceği,
- İşçi, kabin memuru, pilot alımı yapılacağı gibi konularda
kamuya yönelik ilanından önce sosyal medyada çalışanların beyanda bulunması işverenin yönetim hakkının ihlali anlamına gelebilecektir.
5. Hakaret, sataşma gibi davranışlar haklı nedenle feshe sebep olabilir
İş Kanunu’nun 25’inci maddesinde işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. İş Kanunu Madde 25’ i ihlal eden çalışanlar anayasanın 25 ve 26’ncı maddesinde yer alan düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz.
6. Çalışanın bazı eleştirileri geçerli sebeple feshe sebep olabilir
İş Kanunu 25. Maddedeki ağırlıkta olmasa bile çalışanın;
- İşveren veya işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler söylemesi,
- İşverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması,
- Sataşma niteliğinde olmamakla birlikte diğer çalışanlarla devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmesi,
- İş arkadaşlarıyla geçimsizlik göstermesi geçerli fesih nedenidir.
Burada asıl olan, işçinin fiilinin ağırlığı, beyanının hakaret ve sataşma niteliğinde olup olmadığı, işyeri düzenini ne ölçüde bozduğudur. İşçinin sarf ettiği söz veya filli iş ilişkisinin devamını beklenemeyecek derecede zorlaştırıyorsa ortada artık haklı sebeple derhal fesih nedeni var kabul edilmelidir. Ancak ortada bu kadar ağır bir davranışın bulunmadığı durumlarda, yasal şartlar kapsamında işçinin kıdem ve ihbar tazminatları ödenmek suretiyle iş sözleşmesi geçerli nedenlerle feshedilebilir. Bu tür durumları, her olayın özelliğine göre incelemek, işçinin fiilinin ağırlığını ayrı ayrı tespit etmek gerekir. Yargıtay önüne gelen dosyalarda, çalışanın;
- amirine “size ben de bir iyilik planlıyorum” diyerek tehdit etmesi,
- amiri için “saygıdeğer Vasıf Cemal Ö. Hazretleri” şeklinde küçümseyici sözler söylemesi,
- iş arkadaşlarını kastederek “hangi şerefsiz, 0… ç… beni ispiyon etti?” şeklinde beyanda bulunması,
- “böyle insanlardan laf duymak zoruma gidiyor” gibi beyanlarda bulunması,
- ulu orta bağırarak, herkesin duyacağı bir biçimde, “böyle işi sinkaf ederim” şeklinde beyanda bulunması,
- işverenin işyerinde çalışan eşine karşı küfürler etmesi gibi durumlarda
eleştiri ve ifade hürriyetini aştığını, fiilinin haklı ve/veya geçerli nedenlerle feshe imkan tanıdığı sonucuna varıldığı görülmektedir.
Son olarak; işyerinde yaşanan olumsuzlukların sosyal medya vb ortamlarda dile getirilmesinden ziyade, yasa kapsamında hak aramanın, yargı yolu ile ilgili makamlara şikayet etmenin en sağlıklı çözüm olacağı görüşündeyim.