Bizim sitenin bazı muhalif müdavimleri vardır. Bunlar AK Troller’in medyada yaptığını burada yapmaya çalışıp sahiplerinin başlarını okşamalarını beklerler. Söyleyecek sözleri olmadığından yalnızca “burası havacılık sitesi, siyasetini git başka yerde yap” diye yırtınıp dururlar. Ama öte yandan, sitemizde havacılığın feriştahını yazan arkadaşlarımızın ne yazısını okur, ne de bir yorum yaparlar.
Kuşkusuz burası bir havacılık sitesi ve ben de havacılık yazısı yazmak isterim. Ama ne yapmam gerekir, yeni bir uçak motoru ya da yakıt sarfiyatını azaltacak bir kanat icat etmedim ki, onlardan bahsedeyim. Hem ben gazetecilik yapıyorum. Camianın ve çalışanların dertlerini, sıkıntı ve fikirlerini öğrenip dile getirmek isterim. Gel gör ki, öyle bir sektördeyiz ki, idareciden çalışanına kadar sendika dahil herkes çok mutlu, çok memnun. Şikayeti olan bir Allah kulu yok.
Ama, TALPA’nın HAVA-İŞ başkanının bir beyanatından ötürü temsil ettikleri adına kızgın ve kırgın olduklarını ve bunu da bir deklerasyonla kamuoyu ile paylaştıklarını görünce hemen topa girdim. Gerçi onlar, “biz kendisi ile görüşmedik, kendiliğinden yazmış” diyeceklerdir ama olsun ben işimin gereğini yaparım. Haliyle, vakti geldiği için de bu havacılık yazısını yazarım.
Geçen yıl tam bu zamanlar ilk bayram öncesi telefonum çaldı. Karşımda yıllarca birlikte görev yaptığım bir kaptan pilot, selam sabahtan sonra çok rahatsız olduğu bir konuyu benimle paylaşmak istediğini söyleyip anlatmaya başladı. Yönetimden adına gönderilmiş bir yazı almış. Bildiğim kadarıyla gelen kağıtta; THY yönetiminin A-340 uçaklarını servisten kaldırma kararı ile birlikte filoda revizyona gidileceği, bu nedenle ihtiyaç fazlası pilot olduğu, bu bakımdan ayrılmak istediği takdirde vs. vs. kendisine yardımcı olacağı falan yazıyormuş. Bildiğim kadarı ya da falan diyorum çünkü yazıyı görme fırsatı bulamadım.
Adı geçen kaptanı iyi tanıdığımdan yazıda yönetimin ne söylemek istediğini hemen anladım. Özellikle Uçuş İşletmede yerleştirilmek istenen ‘dikensiz gül bahçesi’ sistemi kendine uymayanları kusmak istiyordu. Hazır sendika da ele geçirildikten sonra gençlere kötü örnek olacak kişilerin temizlenmesi gerekmekteydi. Para ile sağlanan korku ortamı, ufak tefek çıkışlara ve bazı yüksek seslere tahammül gösteremiyordu. Bunu tartışmak benim işim değil, ne güzel söylemiş eskiler; “sen eşek olduktan sonra, semer vuracak çok olur” diye. Benim derdim, arkadaşımın rahatsızlığıydı.
Sevgili arkadaşım, bunca yıl hizmetten sonra kendisine reva görülen bu davranışı hem kişisel onuruna, hem de mesleki gururuna yedirememiş. Bu yüzden THY’den ayrılıp özel bir şirkette uçuş hayatına devam etme kararı almış. Bu kararı benimle paylaşmak ve içini dökmek istemiş. Doğal olarak ben de çok üzüldükten sonra şu yazıyı bana gönderebilir misin dediğimde, “hemen gönderiyorum” dedi ve yeni kararı için ‘hayırlı olsun’ temennilerimizle birbirimizden ayrıldık.
Takip eden günlerde sabırla bekledim. Tam da tahmin ettiğim gibi ne gelen vardı, ne de giden. Geçen sürede arkadaşım THY’den ayrılıp yeni şirketinde uçuşa başladı ve her şey unutuldu. Yani demem o ki; hani onur ve gurur vardı ya hepsi gelecek kaygısı ve o lanet paraya yenik düştü. Çünkü, çok zaman sonra bir vesile ile konuştuğum arkadaşıma “o yazı ne oldu” diye sorduğumda “sonra düşündüm de uygun olmadığı kararına vardım” yanıtını aldım. Düşünün, işten ayrılırken bile korkunun pençesinden kurtulamayan insanların onur ve gurur kavramları ile ne ilgileri olabilir. Bazıları şimdi benim arkadaşıma çok yüklendiğimi düşünebilir. Ama bunlar bir kişi değil ki, ayrıca birilerinin de bunları dile getirmesi gerekir.
Biz yıllar önce, mesleki ve kişisel haklarımız uğruna mücadele ederken sesimizi duyuracak bir medya organı ve onun cesur bir kalemi için şu gazete senin, bu televizyon benim koşturup dururduk. Önümüze aynı bugünkü gibi THY nimetlerinden nemalanan satılmış medya mensupları çıkardı. Ne oldu? Toplum ve ülke tüm katmanları ile bu duruma geldi.
Ülkemizin itibarının ayaklar altında dolaştığı, ekonomik koşulların herkesi şaşkın hale getirdiği, topraklarımıza düşen bomba ve roketlerin önlenemediği, bu yüzden havayolu şirketlerinin kendi topraklarımızda bir büyük kente olan uçuşlarının iptal edildiği, terör nedeniyle insanımızın sokağa çıkamadığı, ahlaksızlık ve çocuk tecavüzlerinin ayyuka çıktığı, tüm kaynak ve kurumlarımızın yandaşlarca talan edlidiği, güzel vatanımızın inşaat makinaları ile rant’a kurban edildiği ve bir hırsızlık ve yolsuzluk hikayesini kamufle etmek için yüzlerce polis ve askerimizin şehit edildiği bir vatanda; lise öğrencileri ayağa kalktı, siz orda mısınız TALPA ve diğerleri?