Türkiye’de eğitim sistemi alt üst edilirken, bilimden uzak nesiller yetiştirme çabası sürerken; gelişmiş ülkelerde, insanı anlayan, değer veren ve hatalardan ders çıkaran bilimsel çalışmalara sıkça rastlıyoruz. Buna bağlı olarak kendi halimize daha da fazla üzülüyoruz. Ancak biz yine doğru bildiğimiz yoldan ayrılmadan, ülkemizde insana ve toplumsal faydaya yönelik çalışmaları desteklemeyi sürdüreceğiz. Ülkemizde hatalardan, yanlışlardan ne kadar ders çıkarıldığı, yaşadığımız çoklu ölümlerle sonuçlanan kazalardan, iş cinayetlerinden belli oluyor. Oysa gelişmiş ülkelerin en küçük bir olumsuzluk karşısında aldığı önlemler, kazalarla ilgili sabırla yürütülen, hiçbir detayı atlamadan yapılan bilimsel çalışmalar da ortada… Geçtiğimiz hafta Newsweek’te rastladığım Susan Scutti’nin kaleme aldığı makale de bunlardan sadece birini anlatıyor… Araştırma, özetle şöyle:
“Air Transat’a ait 236 sefer sayılı uçak 24 Ağustos 2001 günü 306 yolcusuyla Toronto’dan Lizbon’a gidiyordu. Atlantik üzerinde yakıt sızıntısı meydana geldikten sonra motorlarda güç kaybı oldu. Kaptan Robert Piche ve First Officer Dirk de Jager, acil inişe karar verdi. Suya inmeyi planlamalarına rağmen Kaptan Piche, Portekiz’in 900 mil uzağında iniş için müsait bir volkanik ada gördü. Yolcuları uyardı. Oradaki küçük havaalanına inmeyi deneyecekti... 200 tonluk uçak piste iki kere çarptı. Pilotlar mucize eseri can kaybı olmadan uçağı durmayı başardılar.
Olay sonrasında bir araştırma başladı. O tarihten günümüze kadar bu olayı yaşayan yolcular bir laboratuvar deneği olarak kullanıldı. Bu araştırmanın amacı yolcularda böyle acil inişten sonra orta çıkabilecek uzun dönem post-travmatik stres bozukluklarını anlamaktı. Araştırma, Kanada’nın Ontorio kentindeki McMaster Üniversitesi’nden Dr. Margereth Mc Kinnon ve olayı yaşadıktan sonra post-travmatik stres bozukluğu teşhisi konulan bir yolcu tarafından teklif edildi.
Kazadan üç yıl sonra yapılan ve hafızanın test edildiği ilk denemelere 7’si post-travmatik stres bozukluğu yaşamış 15 yolcu katıldı. Katılımcılara yaşadıkları acil inişten başka ek olarak iki değişik olayı nasıl hatırladıkları da soruldu. Bunlardan birisi 11 Eylül saldırıları, diğeri de kendi yaşamlarından herhangi bir anıydı… Amaç, acil iniş nedeniyle yaşanan travmanın hafızayı nasıl etkilediği konusunda diğer olaylarla karşılaştırma yapmaktı…
Projedeki araştırmacılardan birisi olan Toronto Üniversitesi’nden Prof. Brian Levine’ye göre, bu araştırmadan iki önemli sonuç çıktı. Birincisi, bütün yolcular Air Transat kazasından çok büyük ölçüde detayları hatırlıyorlardı. İkincisi de katılımcılar arasında post-travmatik stres bozukluğu yaşayan yolcuların kazadan hemen önceki şeyleri tam hatırlayamadıkları, ancak ilgisiz başka şeyleri hatırladıkları görüldü. Deneklerden, 11 Eylül saldırıları ve kendi yaşamlarına ait geçmişten sıradan anıları hatırlamaları istendiğinde; post-travmatik stres bozukluğu yaşayanlar, aynı şekilde alakasız detayları hatırlıyorlardı…
Aradan 10 yıl geçtikten sonra 8 yolcu tekrar çalışmaya dahil edildi. 30 ila 60 yaş aralığında bulunan insanların oluşturduğu bu grubun beyin filmleri çekildi. Aralarında post-travmatik stres bozukluğu yaşamış olanlar da vardı. Bu gruba acil iniş olayına ilişkin hatırladıkları tekrar sorulduğunda; post-travmatik stres bozukluğu yaşayan yolcuların beyinlerindeki duygusal hafıza bölgelerinin daha çok tepki verdiği ortaya çıktı. Aynı bulgular 11 Eylül’ü hatırlamaları istendiğinde de görüldü. Yani acil iniş travmasını yaşayanlar, 11 Eylül’e de diğerlerine göre daha duygusal tepki veriyorlardı.
Boston Üniversitesi’nden Prof. Daniela Palombo’ya göre hayatlarında bir travma yaşayanlar dünyayı daha değişik gözlemler hale geliyor. Bu insanların acil iniş tecrübeleri, beyinlerinin yeni bilgileri nasıl değerlendirdiğini değiştiriyor. Travmayı takiben insanlar hayatın acı tecrübelerine karşı çok daha fazla hassas oluyorlar. Ve dünyayı çok daha değişik bir gözle görüyorlar.”
Bu araştırmadan; yaşanan travmaların sonucunun insan hayatında ne kadar yoğun ve derin yaralar açtığı, kendi kişisel hayatlarının dışında yaşanan olumsuzluklara da daha şiddetli tepkiler verdiği ortaya çıkmakta...
Hangi ülkede yaşarsa yaşasın insan psikolojisi aynı… Ancak kişisel ya da toplumsal olarak yaşanan travmatik olayların sonucu verilen tepkiler değişken… Yıllar içinde ülke olarak yaşadıklarımızı düşünüyorum da; hani bazen diyoruz ya “biz bu hale nasıl geldik, nasıl bu kadar acımasız olduk” diye… İşte bu makalenin özünde, şiddette eğimli ya da aşırı tepkiler veren toplumumuzun nedenlerini bir ölçüde de olsa görebiliriz sanırım… Daha barışçıl, insanı anlayan, değer veren, saygı gösteren yönetimler ve aydınlık günler dileğiyle…
Kaynak: Susan Scutti
http://europe.newsweek.com/how-crash-landing-trauma-altered-brains-aircraft-passengers-329551