|
|
ATATÜRK HAVALİMANI’NDA ÖZEL HAREKAT POLİSİ OLSAYDI
|
|
|
|
|
Geçtiğimiz hafta Atatürk Havalimanı’nda yaşadığımız katliam, yüreğimizi yaktı. O vahşetin ardından “bundan sonra daha geniş güvenlik önlemleri alınacak” şeklindeki sözler de acımıza acı kattı. Ortada 45 masum insanın cenazesi varken sorulmaz mı; peki bu geniş güvenlik önlemleri şimdiye kadar neden alınmadı?
Olayı iki aşamada değerlendirmek mümkün… İlk aşama, saldırının istihbarat boyutu. Yani bildiğimiz kadarıyla IŞİD üyesi oldukları iddia edilen 3 terörist, tabanca, uzun namlulu silah ve patlayıcıları kuşanmış olarak Atatürk Havalimanı’na geliyor. Demek ki, yapılacak eylem öncesi ciddi bir istihbarat ya da somut bilgiye dayalı bir takip söz konusu değil. Şimdiye kadar Türkiye’de yaşanan gelişmeler, benzer eylemler sonucu yüzlerce insanımızın can kaybı, zaten ülkede istihbaratın ne kadar sağlıksız işlediğini gösteriyor. Ne yazık ki, IŞİD militanları Türkiye’yi çok geniş bir eylem sahası olarak kullanmaktadır. Kim ne derse desin, 14 yıldır iktidarı sürdüren AKP hükümetlerinin bu konudaki başarısızlığı ortadadır ve benzer eylemlerin önümüzdeki dönemde de süreceği endişesi yoğundur.
Meselenin ikinci aşamasını değerlendirecek olursak; yukarıda değindiğimiz gibi eğer ellerinde silahları ve patlayıcılarıyla sadece öldürmeye kodlanmış teröristler Atatürk Havalimanı’na gelmişse, artık o andan itibaren eylemin önlenebilmesi çok zordur. Ancak bu noktada olması gereken ön önemli mesele şudur: Teröristler eyleme başladığı andan itibaren bunların karşısına çıkarak olaya müdahale edecek olan güvenlik güçleri, özel eğitimli ve kesinlikle silahlı çatışma deneyimi olan “özel harekatçılar” olmalıdır. Etrafa rastgele ateş açan, azami zararı verdikten sonra kendisini imha edecek olan teröriste, geçmişte silahlı çatışma, operasyon deneyimi bulunmayan polisin müdahalesi büyük risktir. Buna rağmen Atatürk Havalimanı’nda iki ayrı noktada teröristlere müdahale eden ve kendileri de ağır yaralanan polis memurları kahramanca çarpışmışlardır. Her iki memurun müdahalesi, daha büyük kaybın önüne geçmiştir. Bunu da özellikle belirtelim… Ancak eylem anında orada özel harekat polisi bulunsa ve müdahale etseydi, olayın daha hafif zararla sonuçlanacağı ihtimalini gözardı etmeyelim…
Havalimanları dünyada yankı uyandıracak eylemler açısından terör örgütleri için çok önemli hedeflerdir. Türkiye’de uzun aralıklarla da olsa havalimanlarımız terörün hedefi olmuş ve ne yazık ki Atatürk Havalimanı baskını, bu olaylar arasında en çok kaybın yaşandığı eylem olmuştur. Geçmişte emniyet yetkilileriyle yaptığımız söyleşilerde, özellikle Atatürk Havalimanı’nda son yaşanılan olayın benzeri bir saldırı olasılığına karşılık, terminal çevresinde ve girişlerinde resmi ve sivil özel harekatçıların bulundurması konusunda hemfikir olurduk. Hatta genç emekli özel harekat polislerinin güvenlik şirketinde istihdam edilmesi bile düşünülürdü. Açıklamalardan şimdi bu uygulamanın hayata geçeceği anlaşılıyor. Umarız bir daha ülkenin hiçbir yerinde böyle acı yaşamayız.
Buruk geçecek ama Ramazan Bayramı’nız kutlu olsun.
Aydınlık günler dileğiyle.