I. Dünya savaşı boyunca İstanbul ve İzmir kentleri özellikle İngilizler, Fransızlar, Ruslar ve çok az da olsa Yunanlılar tarafından havadan sıklıkla bombalandı. Öte yandan diğer bombalanan kentlerimizden Adana, İskenderun, Mersin, Fethiye, Aydın, Manisa, Çanakkale, Gelibolu, Edirne, Kars, Erzurum, Erzincan, Trabzon, Zonguldak, Giresun, Karadeniz Ereğlisi vb. ileri de başka bir yazımızda ele alacağız.
A) İSTANBUL
Müttefiklerin İstanbul’u havadan bombalama düşüncesi, kendilerini tehdit eden İstinye’deki Yavuz zırhlısının Marmara denizine çıkmadan batırılması amacını güdüyordu. Daha sonra buna, Çanakkale savaşının bekledikleri gibi gelişmemesi üzerine, halkın moralini çökerterek Osmanlı Hükümetinin teslim olmasını sağlamak amacı da eklenmişti.
25 Nisan 1915 günü Gelibolu’ya Müttefikler çıkartma yaparken, Rus donanması onlara destek olmak için Karadeniz’den İstanbul Boğazının girişine geldi. Bir Rus deniz uçağı Anadolu Feneri üzerinde önce keşif yapmış, ardından sahile ve kıyıdaki bir gemiye bombalar atmıştı. Saldırıdan bir sonuç çıkmazken İstanbul’a havadan ilk saldırı olması nedeniyle bu uçuş önemliydi.
Çanakkale savaşı sürerken, İmroz’da konuşlanmış İngiliz Hava Birliğinin komutanı Pilot Yarbay C. R. Samson, İstanbul’u havadan bombalama planlarına 1915 ilkbaharında başlamıştı. 2 Haziran 1915 günü Pilot Yarbay C. R. Samson ve rasıt görevinde Pilot Yüzbaşı R. Marix, bunun deneme uçuşu için havalandılar. Ancak Anzak cephesine yakın bir yerde Osmanlı askerlerini topluca görünce, fikir değiştirerek 45 kg’lık bombalarını Osmanlı mevzilerine attılar. Bu saldırıda Osmanlılar ciddi asker kaybı verirken, İngiliz havacılar olaysız geriye dönmüşlerdi.
21 Haziran 1915 günü bu kez pilot görevinde Yüzbaşı R. Marix ve rasıt görevinde ise Pilot Yarbay C. R. Samson, İstanbul’u bombalamak için İmroz’dan sabah 01.30’da havalandılar. Breguet tipi uçağın ek benzin tankı ve 14 adet 9.5 kg’lık bomba yükü vardı. (Bazı kaynaklar Pilot Yarbay C. R. Samson’un ayrı bir uçakta ve 500lb≈ 228kg’lık tek bir bomba yükü olduğunu belirtmektedir. O.G.B.) Anafartalar civarında uçağın motoru arızalanınca geriye döndüler. Hafiflemek için bomba yükünü Osmanlı mevzilerine gelişigüzel attılar. İmroz’daki meydanlarına kazasız döndüler. Osmanlı kuvvetlerindeki zarar bilinmemektedir.
9 Mart 1916 günü İngilizler’in ilk İstanbul saldırı uçuşu gerçekleştirildi: Üç uçaklık İngiliz filosu İstanbul üzerinde keşif uçuşu yaptı, dönüş rotasında az sayıda bombalarını yine gelişigüzel attılar. Saldırı ile ilgili hasar-sonuç bilgisi bilinmiyor.
Müttefikler, özellikle İngilizler’in Çanakkale Boğaz’ından tahliyesini takip eden günlerde sadece Çanakkale ve Boğazı değil İstanbul’a da hava taarruzları planlayarak uygulamışlardı. Bundan amaç, tahliyenin Osmanlılar tarafından geç anlaşılıp güçlerinin diğer cephelere yönlendirilmesini engellemekti.
26 Mart 1916 günü üç Rus deniz uçağı, Karadeniz’de Boğazın açıklarına gelen uçak gemisinden denize indirilerek havalandılar. Boğaz’da bazı hedeflere bombalı saldırıda bulundular. Saldırının sonuçları bilinmemektedir.
8 Nisan 1916 tarih ve 350 sayılı yayımlanan emirle I. Ordu Komutanlığı, İstanbul’a olası hava saldırısı için alınan bir dizi önlemi belirtiyordu. Emre göre Rumeli’de Bahçeköy ve Kumburgaz, Anadolu yakasında ise Kandıra ve Kılıçlı’da hava gözetleme postaları kurulacaktı. Gelen düşman uçaklarını tespit eden postalar durumu hemen rapor edeceklerdi. Düşman hücum raporunu alan I. Kolordu nöbetçi subayı gecikmeden Beyazıt ve Galata (yangın) Kulelerine haber vererek sarı renkli bayrak çekilmesini sağlarken, İstanbul halkı durumdan haberdar olacaktı. Aynı zamanda topçu birliklerinin silah başı yapmaları için gerekli emirleri de vereceklerdi...
12 Nisan 1916 gecesi (Bazı kaynaklarda 14 Nisan olarak belirtilmektedir. O.G.B.) iki İngiliz uçağı İmroz’dan havalanarak Lapseki-Şarköy rotasıyla İstanbul’a ulaştılar. Bu saldırıyla ilgili 20.30 sularında Lapseki Takım Komutanlığı, iki düşman uçağının İstanbul yönünde uçtuğunu, Ayastefanos Tayyare Mektebi Komutanlığına telgrafla bildirmişti. Ancak telgraf, mektep müdürü Mehmet Ali Beyin eline 22.30 civarında ulaşmış ve bu süre içinde uçaklar İstanbul semalarına varmışlardı. Önce Ayastefanos hava meydanı hangarlarına 6 tane yangın bombası attılar. Bombalardan biri patlamamış, biri hangara isabet etmiş, diğerleri de boş araziye düşerek patlamıştı. Hangara düşen bombaya -hemen söndürmek için- müdahale edilirken, içerideki beş uçak acilen dışarıya çıkartılarak güvenli bölgeye uzaklaştırılmıştı. Bu sırada bir uçağın kanadı hangar kapısına çarptığı için hasarlanmış, diğerleri ise zarar görmemişti. İngiliz uçakları saldırıyı takiben Zeytinburnu’ndaki askeri fabrikaya yangın bombaları atmışlar, önemli bir etki yaratamamışlardı. Hava hücumundan zamanında haberdar edilemeyen İstanbul’da bütün ışıkların yanıyor olması, uçakların hedeflerini bulmasında kolaylık sağlarken, İngiliz uçucular hedef tanıması için ayrıca işaret ve aydınlatma fişekleri de kullanmışlardı.
Bu saldırıdan sonra Başkomutanlık Vekaleti, düşman uçaklarının saldırılarına karşı 24 Nisan 1916 tarihli yeni bir genelge yayımladı. Buna göre; yeni gözetleme postaları Ege Denizi yönünde dört ve Karadeniz yönünde iki adet olarak kurulacaktı. Ayrıca sabit jandarma karakol ve kışlaları da hava gözetleme postaları olarak kullanılabilecekti. Bu postalar telefon ve telgrafla donatılarak en kısa zamanda İstanbul’la haberleşmeleri sağlanacaktı. Postalar birbirlerini de uyaracaktı. I. Ordu Komutanlığı, Tayyare Mektebi Müdürlüğü ve Donanma Komutanlığına yollanacak saldırı uyarı telgraflarının başına “harp” kelimesi yazılarak üç makama da iletilecekti. Yine aynı genelgeye göre şehrin muhtelif yerlerine savunma amaçlı top yerleştirilecekti. Bu noktalar: Kağıthane, Zeytinburnu, Okmeydanı, Osmaniye, Sarayburnu, Tophane ve Anadolu yakasındaki Başıbüyük tepesi olup, her bir noktaya ikişer adet top mevzilendirilecekti. Topların yanısıra dört adet makineli tüfek uygun görülen yerlere (minareler hariç) yerleştirilecekti. Ayrıca piyade tüfekleriyle düşman uçaklarına ateş açılması emredilirken, sivil kişilerin kendi silahlarıyla ateş etmeleri yasaklanmıştı. Gece saldıran düşman uçaklarına karşı savunmayı arttırmak için 1.500 m. menzilli yedi tane ışıldak, I. Ordu emrine tahsis edildi. Bunlardan ikisi Zeytinburnu Askeri Fabrika, ikisi Tophane, ikisi İstinye Tersanesi, sonuncusu da Ayastefanos Tayyare mektebine yerleştirilecekti. Müttefik uçaklarının İstanbul’a gelişini görevli birlikler havaya kırmızı işaret fişeği, tehlikenin geçişi ve saldırının bitimi ise beyaz fişeklerle halka bildireceklerdi.
26 Mart 1917 günü Rumeli feneri açığına gelen Rus uçak gemisinden üç deniz uçağı suya indirildi. Bunların amacı Terkos gölündeki su tesislerini ve pompa istasyonunu bombalamaktı. Bu saldırıya Osmanlı uçakları müdahale ettiğinden Rus uçakları ancak üç bomba atarak geri çekildiler. Gelişigüzel atılan bombalar herhangi bir isabet kaydedememişti. Uzmanlara göre en kısa zamanda kaçmak için Ruslar’ın uçakları hafifletme teşebbüsünün ön planda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca bu uçaklardan bir tanesi isabet alarak denize zorunlu iniş yapmıştı. O sırada uçağın yakınında bulunan bir Osmanlı gemisini makineli tüfek ateşiyle tehdit etmiş ve gemiye halatla bağlanarak uçağı güvenli bölgeye çektirmişlerdi. Bir süre sonra uçak batınca Rus uçucular gemiye çıkarak tekneyi ele geçirdikten sonra zorla Rusya’ya götürerek kurtulmuşlardı...
4 Nisan1917’de İstanbul Boğazına yaklaşan Rus Filosunda üç tane uçak gemisi vardı. Bunlardan toplam 12 uçak denize indirildi. Hemen havalanan uçaklar Anadolu Kavağı, Kilyos ve Boğazın girişindeki tabyalara bomba hücumu yaptılar. Anadolu Kavağından Alman ekiple havalanan Osmanlı deniz uçakları ile Ayastefanos meydanından kalkan Albatros tipi uçaklar, Ruslar’ın hava saldırısını püskürttüler. Karşılıklı hava muharebelerine girişimlerine rağmen bir sonuç alınamayınca Rus uçakları geriye döndüler.
Devam edecek…