Uçak turizmine 'sivil havacılık' darbesi!
İstanbul ve çevre illerin sadece tatil dönemlerinde değil hafta sonları bile en sık kaçamak yaptıkları yer Sapanca...
Özellikle Maşukiye - Sapanca arası muhteşem doğası ve temiz havasıyla çocuklu ailelerin yoğun ilgisini çekiyor.
Şimdi buna bir de Kartepe eklendi.
Kartepe, Greenpark Otel'in açılmasıyla bir anlamda kış turizmi açısından bölgenin yeni cazibe merkezi konumunda.
Bölgeyi dolaştığımızda Sapanca Gölü çevresinde ciddi bir dış turizm potansiyeli olduğunu da gördük.
Ama o potansiyelin bir boyutunu uçak turizmi ile geliştirmek için girişimde bulunan, Kırkpınar Belde Belediye Başkanı Niyazi Bağdat'ın başına gelenleri öğrenince gerçekten çok şaşırdık.
Ne olduğunu kısaca anlatalım...
Bağdat, 2000 yılında Londra'ya gittiğinde her an havalanabilen çok sayıda iki kişilik uçakları görünce çok etkilenir ve Avrupa'nın birçok ülkesinde olan bu uçaklardan Türkiye'de neden olmasın, diye araştırmaya başlar.
İlginç bir sonuca ulaşır:
İngiltere'de 15 bin kayıtlı pilot, 10 bine yakın küçük uçak...
Çek Cumhuriyeti'nde, 3 bin pilot, 1900 küçük uçak...
Slovenya'da ise 4 bin pilot yaklaşık 1500 uçak olduğunu öğrenir.
Bu gerçekten yola çıkan belediye başkanı Bağdat, hemen kolları sıvar ve Sapanca Gölü kıyısına küçük uçakların inip kalkabileceği bir havaalanı yaptırır. Ardından da 70 bin Euro ödeyerek Tecnam marka iki kişilik bir uçak alır.
Başkan Bağdat amacını şöyle anlatıyor:
"İki temel hedefim vardı; Avrupa'nın paralı insanlarını buraya çekmek ve her ay yabancı pilotlara 3 milyon dolar maaş ödeyen ülkemizdeki işsizlere pilotluk öğretmek."
Şimdi gelelim sonuca...
Bu iyi niyeti görünce, insan ister istemez bütün kapıların açıldığı fikrine kapılıyor.
Ama "Burası Türkiye" bu mümkün mü?
Belediye başkanı nasıl bir sonuca ulaştığını şöyle anlatıyor:
"Ben 6 senedir bu işle uğraşıyorum. Sivil Havacılık yetkililerine düşüncemi anlattım. Önce 'İzin veririz' dediler . Buna çok sevindim. Ama her şeyi hazırladıktan sonra bütün kapılar yüzümüze kapandı. 6 senedir bunun önünü açamadık."
Peki neden?
Ortada makul bir neden yok. Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü bu 6 yıl boyunca defalarca konuyla ilgilendi. Elimde belgeler var. Önce havaalanının standartlara uygun olmadığı söylendi. O yerine getirilince bu kez, "Göl kirletiliyor" gerekçesi öne sürüldü. Kısaca izin vermemek için her şey yapıldı.
Peki, izin verilseydi ne olacaktı?
Pilot Vedat Sarıkaya anlatıyor:
"Bu insanlar bavulsuz, eşyasız, sadece cüzdanlarıyla gelir. Bir süre önce Çek Cumhuriyeti'nden 4 kişi buraya geldi. 4 gün içinde 12 bin YTL harcadılar. Eğer izin verilseydi burası Avrupa'nın en çok ilgi gören uçuş merkezi olurdu."
Vedat Sarıkaya, bu uçakların Türkiye'deki tek pilotu. Kimseyi yetiştiremediği için de çok üzgün.
Olayla ilgili ilginç bir anısını şöyle anlatıyor:
"Şimdi Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri olan Mustafa İsen, burada bizim komşumuz. Daha Turizm Bakanlığı Müsteşarı iken bizim uçağı görüp yakından ilgilendi. Hatta bir gün geldi ve uçmak istediğini söyledi. Ben de 'İznimiz yok. Uçamayız' dedim. Şaşırdı ve hemen Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru'yu aradı. Genel müdür araştırıp döneceğini söyledi ama bir daha dönmedi. Müsteşar İsen, 'Sorumluluk benim' deyip uçmamızı istedi. Birlikte kısa bir süre de olsa uçtuk. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Benim hakkımda izinsiz uçmaktan soruşturma açıldı."
Mahmut Övür-Sabah