İki THY skandalı da benden...
Dün Reha Muhtar’ın köşesinde Türk Hava Yolları uçaklarında “sadece iktidardaki siyasi partiyi” el üstünde tutan gazetelerin dağıtıldığını özellikle “Deniz Feneri” gibi bir rezaleti yazanların dağıtılmadığını öğrendik! Ne diyelim Türk Hava Yolları yönetimine de bu yakışırdı!
Bu olaydan yola çıkarak son 6 ayda yaşadığım iki skandalı da ben aktarmak istiyorum.
Ağustos ayında İzmir’de bir konferanstan dönerken, son İstanbul uçağına bindim.
Biletimi giderken İstanbul Havalimanı’ndan almış ve “normal” fiyatını ödemiştim.
Saati gelince İzmir Havalimanı’ndan uçağa bindim. Dışarıdan bakınca “kesinlikle bir THY uçağıydı”.
İçeri girdikçe iş biraz değişti. Koltuk üstündeki “aksesuarlarda da aynen dışı gibi THY” damgası vardı ama uçak bir tuhaftı. Devamlı THY uçağına binen biri olarak “değişikliği” hissediyor ama bir türlü net bir anlam veremiyordum.
Bir süre sonra kabin görevlilerinin de “kıyafetlerinin” değişik olduğunu farkettim. THY personeline uydurulmaya çalışılmış ama “olmamıştı”.
Sorsam söylemeyecekleri için “tersten gittim ve biliyormuş gibi bir tavırla” hostese sordum “Bu kiralanan uçaklardan değil mi?”.
Beklenmeyen bu “bilmişlik” karşısında şaşıran hostes “Evet, aslında Atlasjet ama THY’ye döndürüldü” cevabını verdi!
Kan beynime sıçradı! Isparta kazası aklıma geldi. Bakımsızlıktan düştüğü iddia edilen Atlasjet uçağı “şimdi” THY kılığında hem de “THY parası” ödemiş yani Atlasjet biletinden kat kat fazla ödemiş bizlere “sahte bir kılıkta” sunulmuştu.
İsteseydim “çok daha ucuz” bir fiyata Atlasjet uçağına binebilirdim. Oysa şimdi THY bileti fiyatı cebimden alınarak, hem de bana hiçbir “bilgi” verilmeden, Atlasjet uçağındaydım.
Sevgili dostlar, amacım “Atlasjet şöyledir, böyledir, binmem” demek değil!
Burada THY yönetiminin yaptığı tek kelimeyle “sahtekarlık” ve “kandırma”. Bu uçuşun biletleri satılırken “bu uçağın Atlasjet’e ait olduğu” kiralandığı bilgisi verilmeli ve fiyatı da mutlaka farklı olmalı! Seçme hakkım elimden alınmış ve THY kılığında sokularak “belki de asla binmek istemeyeceğim” bir uçak, bana “sahte bir görüntü” ile pazarlanmıştı! O uçuşta THY namına hiçbir şey yoktu. Yoktu ama biz neden çok daha yüksek bir fiyat ödedik! Çok daha ucuza “aynı uçakla” Atlasjet olarak da gidebilirdik!
Diğer skandal daha da vahim. Karadeniz’de bir havalimanından dönerken, akşam saatlerinde bindiğimiz “gerçek THY” uçağı, pist başına kadar gitti, kalkış pozisyonuna geçti fakat daha sonra piste döndü. “Arıza var” anonsu yapıldı. Sonradan kanatlardaki “flapların” çalışmadığını öğrendik. Skandal bu noktada başladı. Uçak ağzına kadar dolu, depo en az gidiş-gelişe yetecek kadar yakıt yüklü, motorlar çalışıyor ve bir araçla gelen 3 kişi (kim oldukları belli değil) kanatların üstünde, ellerindeki “aletleri” kanatların sağına soluna sokuyorlar!!
İnanmayacaksınız ama tamirat bu şekilde “yapılmaya” başlandı. Gerçekten inanılmaz, metallerin birbirine sürtmesi sonucu bir kıvılcım çıksa “ağzına kadar dolu bu uçak, depodaki yakıtla birlikte ne hale gelecek” siz düşünün!
Sevgili dostlarım, bütün bunları düşünürken “yerimde duramadım” ve ayağa kalkarak “diğer yolculara da” duyuracak şekilde “yaptıkları işin çok tehlikeli” olduğunu, uçaktan indiğimi söyleyerek zorla beni tutmak istemelerine rağmen çıktım. Arkamdan diğer yolcuların da itirazları sonucu uçak boşaltıldı. İstanbul’dan gelen iki yeni uçak ile, uzun süre bekledikten sonra İstanbul’a dönebildik. Apronda “deve kesenler” burada karşımıza “tamirci” olarak çıkmıştı!
Sonuç: THY nasıl yönetiliyor, oraya atananlar “nereden” geliyor, hangi “zihniyetten” oldukları için seçiliyorlar “yorumunu” ve “takdirini” sizlere bırakıyorum. THY yönetiminden “açıklama” gelirse, buradan size aktaracağım. Özellikle Atlasjet uçaklarını “neden vatandaşa” THY makyajı ile “pazarlıyorlar” bir öğrenelim!! Bu mu “işletme” anlayışları! Ha bir de tavsiyem var bu yazının çıktığı Vatan Gazetesi’ni sakın yolcularına dağıtmasınlar!!
YİĞİT BULUT-Vatan