Ocak ayında yapılan genel kurulda seçilen TALPA yönetimi, basınla ilk buluşmasını gerçekleştirdi. Taksim Hill Otel’de düzenlenen yemekli toplantıda medya mensuplarıyla bir araya gelen TALPA yöneticileri, hem kendilerini tanıttı hem de gündemde olan sorunlara ilişkin gazetecilerle sohbet etti.
“Uçuş emniyeti” önceliğimiz
TALPA Yönetim Kurulu Başkanı Kaptan Pilot Gürcan Mantı, Bugün Türkiye sivil havacılığını dünyadaki büyüme hızının çok üzerindeki rakamlara sahip olduğunu belirterek Avrupa’da yüzde 3-5 olan oranın ülkemizde yüzde 20’lere ulaştığını söyledi. Bu derece hızlı büyümenin havacılık gibi özel ihtisas bilgi ve tecrübe gerektiren bir sektör söz konusu olduğunda yeni sorunları da beraberinde getirdiğini ifade eden Mantı, “Uçuş güvenliği bu sorunların başında geliyor kuşkusuz. Uçuş emniyeti ve uçuş personelinin çalışma koşulları arasında bilimsel verilere göre önemli bir bağ olduğu bugüne kadar yapılan pek çok araştırmayla tespit edildi. Bu araştırmalar ortaya koymuştur ki çalışma koşullarının kuralsızlığı ve yorgunluk uçuş emniyetini riske atan belirleyici faktörlerdir” dedi.
Avrupa’ya oranla çok yüksek rakamlarla gerçekleşen büyümenin sektörün diğer aktörlerince de sağlanması gerektiğinin altını çizen Gürcan Mantı, “Peki bu büyümeye DHMİ uyabildi mi, polis teşkilatı, gümrük uyabildi mi, havaalanı taksisi uyabildi mi, hava trafik uyabildi mi, pistler yeterli mi? Bunlar büyük sorunlar. Uçaklarımız gereksiz yakıt harcıyor. Yolcular gecikiyor, iptaller oluyor” diye konuştu.
“ÜÇ KİŞİNİN YAPACAĞI İŞİ BİR KİŞİ YAPIYOR”
Bu arada İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanının gündeme gelmesi üzerine yazarımız Bahadır Altan söz alarak hava trafik kontrolörü başına düşen trafik sayısına dikkat çekti. Altan, “Atatürk Havalimanı’nda hava trafik ünitesi kapasitesine göre sektör artımı yapılmadan üçüncü havalimanı yapılsa bile aynı altyapıyla idare etmeye kalkarsak bu mümkün değildir. 20 bin feet’ten itibaren kule kanalına kadar gelen bütün trafiği bir tek kişi idare ediyor. Kalkış yapan trafiği de aynı kişi yönetiyor. Avrupa’da bunu üç sektöre bölmüşler ve üç ayrı insan bu trafiği yönetiyor. Bu durumda DHMİ’nin de personel artırması ve altyapıyı uydurması gerekiyor” dedi.
“HAVA İŞ KANUNU ÇIKARILMALIDIR”
Havacılık sektöründe henüz çıkarılamayan Hava İş Kanunu’nun da çok önemli bir konu olduğuna işaret eden Gürcan Mantı, “Bilindiği gibi; 4857 sayılı İş Kanunu’nda “deniz hava taşıma işlerinde ve iş ilişkilerinde bu kanunun hükümleri uygulanamaz” hükmü gereği uçarak görev yapan pilot, uçuş mühendisi, kabin memuru ve yükleme operatörü gibi personel, iş kanunu kapsamı dışında tutulmuştur. İş kanunun dışında tutulan pilotlar bugün 1920’lerden kalma borçlar kanuna tabi olarak görev yapmaktalar” dedi. Hava İş Kanunu’nun çıkarılmasının pilotların mesleki problemlerinin çözümü, stres faktörünün nisbeten azaltılması ve dolayısı ile uçuş emniyetinin sağlanması açısından da önem taşıdığını vurgulayan Mantı, “Uçucu ekiplerin görev ve dinlenme sürelerini belirleyen SHT 6A-50 düzenlemesi “biyolojik saat” dediğimiz insan fizyolojisine uygun olarak düzenlenmelidir. Uçuş personelinin gerek biyolojik vücut dengelerinin korunması, gerekse sürekli olarak maruz kaldıkları kozmik radyasyon etkilerinin azaltılması için uçuş görev ve dinlenme süreleri limitlerinin uluslararası standartlarda yeniden düzenlenmesi gerekmektedir” diye konuştu
“DANİMARKALI PİLOTLARIN AÇIKLAMALARINI GURURUMA YEDİREMEDİM”
Türkiye’de çok tartışılan ve medyada geniş yer bulan “pilotlarımızın yeterli derecede İngilizce konuşamadıkları iddiaları”na ilişkin haberler de toplantının konuları arasındaydı… Politiken Gazetesi’nin THY’den ayrılan Danimarkalı pilotlarla yapılan röportajı hatırlatan Gürcan Mantı, Türk pilotlarının yeterli İngilizce bilmedikleri ve uçuş talimatlarını gerektiği şekilde anlamadıkları için uçuş öncesi bazı güvenlik prosedürlerini yerine getiremedikleri iddialarını kınadığını söyledi. Olayı duyduğunda çok üzüldüğünü belirten Mantı, “Bir Türk pilotu olarak bu olayı ben gururuma yediremedim. Zaten TALPA yönetimine aday olmamın da tek nedeni budur. Yönetime geldikten sonra Dünya Pilotlar Birliği, Avrupa Pilotlar Birliği ve Danimarka Pilotlar Birliği Başkanlarına yazı gönderdik. Türk pilotları olarak bu karalamaları hak etmediğimizi, bütün şirketlerimizde raporlaşma sisteminin bulunduğunu ve Danimarkalı pilotların eğer bir rahatsızlıkları varsa bu durumu neden görevdeyken bildirmediklerini söyledik. Sonuçta bize özürlerini bildirdiler” dedi.
İNGİLİZCEYİ ÇOK İYİ BİLEN İYİ PİLOT MUDUR?
Öte yandan Havacılık İngilizcesinin farklılığına dikkat çeken Gürcan Mantı “Ben 330-340’larda öğretmen olarak uçuyorum. Yeri geliyor, İngiliz İrlandalı pilot bana İngiltere hava sahasında ne dedi diye soruyor. Düşünün ana lisanı İngilizce… Bir Hintlinin bir Çinlinin konuşmasını anlayamazsınız. Bu tecrübeyle oluşuyor” diye konuştu.
EN TEHLİKELİ SİLAH NEDİR?
Geçtiğimiz günlerde Atatürk Havalimanı’nda güvenlikle ilgili bir toplantıya Valilik tarafından davet edildiklerini söyleyen Gürcan Mantı, şöyle konuştu: “Toplantıda bir soru sordum ve ‘Sizin için en tehlikeli silah nedir’ dedim. Kimi top dedi, kimi tüfek dedi. Herkes bir şeyler söyledi. Kendilerine en tehlikeli silahın inandırılmış insan olduğunu söyledim. İstediğiniz kadar insanı arayın, sonuçta ben şimdi Amsterdam’a uçacağım, havadayken kabin amirim bana gelip falan numaradaki yolcu terörist olduğunu ve uçağı kaçıracağını söylüyor dese ben ne yapacağım? Yasanın gereğini yapacağım, bunun topu tüfeği silahı var mı diye düşünemem. Kapımı kilitlerim, gerekli kodu bildiririm, temas ederek bir yere inerim. Sonra güvenlik güçleri gelir olaya müdahale eder. Dolayısıyla işte en tehlikeli silah inandırılmış insandır.”
Havalimanında “kaptanlara x-ray uygulaması” başlatıldığını söyleyen Gürcan Mantı, “Görüldü ki; kaptanlar kemerlerini ayakkabılarını çıkararak x-ray’den geçiyorlar. Sayın Vali Yardımcımızdan randevu istedik, görüştük ve uygulama kaldırıldı. Çünkü SHGM’nin duyurusu var; uçucu görevli personele bu uygulama yapılmayacak…” diye konuştu.
Bu sırada bir başka kaptan pilot, bu aramaların yapıldığını ama sonuçta gerekli durumda kullanılmak üzere uçağın kokpitinde balta bulunduğunu hatırlatması, toplantıda gülüşmelere neden oldu.
TALPA BENİM İÇİ NE YAPTI?
Bazı pilotların derneğin faaliyetini yetersiz bularak “TALPA benim için ne yaptı” sorusunu sorduklarının hatırlatılması üzerine Gürcan Mantı, TALPA’nın daha güçlü bir örgütlenmeye sahip olması anlamında üye sayısını artırmaya çalıştığını projeler ürettiğini belirtti. Mantı, Türk sivil havacılığında 6500 civarı pilot olduğunu kaydederek “Bunun 4700’ü faal olarak uçan civarında pilot… Biz yönetime geldiğimizde derneğimize 1300 pilot üye idi, şimdi 1400 üyemiz var. Daha güçlü daha etkili bir dernek olmak istiyoruz. Mesleğimizi icra ederken demokratik olarak çözümler üretmek, sivil havacılığımızı ileri götürmek istiyoruz” dedi.
“DAHA GÜÇLÜ BİR TALPA İÇİN HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYACAK”
Daha güçlü bir TALPA için şirketlerle, uçuş okullarıyla görüştüklerini, SHGM ile sürekli temasta olduklarını ifade eden Gürcan Mantı, sözlerini şöyle tamamladı: “İletişime önem veriyoruz, web sitemizi yeniliyoruz. Birebir iletişim kurduğumuzda tüm üyelerimizin faaliyetlerden gelişmelerden anında haberi olacak. Ancak bizim de onlarla ilgili bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Üyemizin başına bir olay geliyor, şirketiyle mahkemelik oluyor. En son bizim haberimiz oluyor. İş bittikten sonra biz ne yapabiliriz? Başlangıcında bize gelip bilgi verilse biz gerekli görüşmeleri tabii ki yaparız. Herkesin taşın altına elini koyması lazım. Ben meslektaşlarımdan duyarlılık istiyorum. Bunu yaptıkları zaman ‘TALPA benim için ne yaptı’ diye hesap sorabilirler.”
Airkule.com