ÜNAL BAŞUSTA YAZIYOR...
US Airways A-320 uçağının New York’ta Hudson Nehri’ne mucize inişiyle ilgili hazırlanan ilk rapor, kara kutu datalarıyla pilot raporlarının uygunluğunu teyit etti.
FDR (Flight data recorders) uçağın motorlarına 3 bin 200 feet (975m) yükseklikteyken kuşların girdiğini ve her iki motorun da art arda durduğunu kayıt etmiş.
NTSB (National Transportation Safety Board) sözcüsü Kitty Higgins, pilotların, kazları kokpit camından geçerken gördüklerini, hemen ardından patlama sesleriyle beraber her iki motorun da durduğunu ve kısa bir süre içinde yanan kuşların kokusunun kabine yayıldığının, kesinlikle belli olduğunu söyledi.
Olayın hemen ardından saat 15.27’de, pilotlar, kuleyi arayarak, kuş çarpması nedeniyle her iki motorun da durduğunu ve LaGuardia’ya geri döneceklerini rapor etmiş. "Aaah, this is Cactus 1549. Hit birds. We lost thrust in both engines. We are turning back to LaGuardia" Olayların devamı ise aynen “Mucize nasıl gerçekleşti” başlıklı yazımızdaki gibi cereyan etmiş: http://www.airkule.com/default.asp?page=haber&id=5434
Öte yandan nehirde son günlerde artan buzlanmanın, dalgıçlar için tehlike yaratması nedeniyle kaybolan sol motoru arama çalışmalarına ara verilmiş.
Bir hurdalığa çekilen uçağın, experler tarafından yapılacak değerlendirmelerin ardından tekrar uçup uçamayacağına karar verilecek.
Amerika’nın sevgilisi haline gelen bütün uçuş ekibi ve aileleri ise Obama’nın başkanlığını kutlama törenlerine davet edilmiş.
A 320’ler hakkında son haberler
Filolarında Airbus A-320 bulunan havayolu şirketleri, Fransa’da Kasım ayının 27’sinde düşen Air New Zealand A-320 uçağının, neden düştüğünün açığa çıkmasını merakla bekliyor.
Airbus kullanan havayolu şirketleri, ayrıca Quantas’a ait A-330 tipi uçağın başına gelen çok önemli bir vakadan yola çıkarak, olayın bilgisayar sistemlerinden kaynaklandığı konusunda kaygı duyuyorlar.
Air NZ kazasının ilgilileri, bu olayın araştırılması ve bütün kaygıların giderilmesi için Fransa’nın Perpignan şehrinde bir hangar tahsis ettiler. Akdeniz’in derinliklerinden toplanacak olan 20 bin kadar uçak parçası, burada bir araya getirilerek, adeta bilmece çözülmeye çalışılacak.
Kazayı görenlerin anlattığına göre bakım sonrası test uçuşundan dönen uçak evvela bir dalış yapmış, sonra aniden yükselmiş ve hemen ardından da dönerek denize çakılmıştı.
Kazada büyük hasar görmesi nedeniyle uzun süre okunamayan kara kutu dataları nihayet çözüldü ve kazanın nasıl meydana geldiği açıklandı.
FDR kayıtlarına göre uçak iniş yapmak için alçalırken, pilotların kontrolü dışında her iki motoruna da bilgisayarlar tarafından aniden tam gaz kumandası verilmiş… Bu nedenle uçağın burnu havaya dikilmiş ve stall olana kadar yükseldikten sonra denize kontrolsüz bir şekilde düşerek parçalanmış.
CVR ses kayıtlarına göre pilotlar, bilgisayarların motorlara verdiği kumandalara karşı mücadeleye sonuna kadar devam etmiş, fakat uçak onlar bağıra bağıra denize düşmüş.
Kazayla ilgili her türlü detayı araştıran Fransız adli makamlarının, varsa suçluları mutlaka açığa çıkarmak ve “adam öldürmek” suçundan iddianame hazırlamak üzere çalıştıkları bildiriliyor. Fakat geçmişte Fransa’da demo uçuşu yaparken düşen A-320 uçağının kaza araştırmasını yapan yetkililer, “delil karartma” (kara kutular değiştirilmiş) ve “usulsüzlükler” nedeniyle sabıkalılar ve bu konuda kimse onlara güvenmiyor. Bunun sebebi de Fransa hükümetinin bu uçağın yapımcısıyla çok yakın ve organik bağlarının olması.
Air New Zealand CEO’su Rob Fyfe, ilk raporun bu ay sonuna kadar yayınlanabileceğini, son zamanlarda art arada olan A-320 kazalarının bu uçak hakkındaki güvenlerini hiç sarsmadığını söyledi. Kara kutu kayıtlarının çözülmesine rağmen olayın tamamen açığa çıkmasını önleyen çok önemli bir sebep var; o da data kayıtları ile ses kayıt zamanlamalarının örtüşmemesi…
Dünya sivil havacılığı, bu popüler uçaklarda, bu kadar riskli olaylara yol açan bilgisayar kaynaklı problemlerin acilen çözülmesini büyük bir sabır ve merakla bekliyor. Şu anda dünyada 4 binden fazla A-320 uçağı bulunuyor. 21 yıldır gökyüzünde olan bu uçakların “uçuşunu durdurmak” ise tam bir havacılık felaketi olur. Diğer taraftan aynen bir virüs gibi, ne zaman hangi uçakta veya sistemde ortaya çıkacağı bilinmeyen problem karşısında, ne yapılacağını hiç kimse kestiremiyor.
Bu kazada da, aynen Qantas’ın A-330 uçağında yaşandığı gibi, uçağın bilgisayarları, pilotlardan komut almadan hiç alakası olmayacak bir şekilde kumandalar üreterek, uçağı kontrol edilmesi çok zor veya imkansız bir konuma getirmiş. Bütün bu olaylarda ne uçakların, ne sistemlerin, ne de bilgisayarların aynı olmaması ise hiç mantığa uymuyor.
Geçen sene Ekim ayında Qantas’a ait bir Airbus A-330, aniden irtifa kaybına uğramış ve 40 yolcu ciddi şekilde yaralanmıştı. Yapılan incelemeler neticesinde olayın, ADIRU (air data inertial reference unit) bilgisayarının, uçağın uçuş kumandalarını kontrol eden bilgisayara (FCC flight control computer) uçağın uçtuğu açı hakkında kendi yarattığı yanlış dataları göndermesinden kaynaklandığı açıklanmış ve bu konuda bir AD yayınlanmıştı. http://ad.easa.europa.eu/ad/2009-0012-E
Qantas A-330 yazısı.
http://tayyarecim.blogspot.com/2008/10/avustralya-ulatrma-gvenlii-brosu.html