Gökkuşağı Hareketi’nden şu açıklama yapıldı:
YENİ SENDİKALAR YASASI-TOPLU İŞ İLİŞKİ(LER)İNDE,
Havacılara Özel Madde Neden?
Hükümetin ve Sendikaların uzun görüşmelerden sonra üzerinde anlaştıkları yeni sendikalar yasası TBMM genel kuruluna gelmek üzere yola çıktı. Adı Toplu İş İlişkileri yasası olarak değişen yeni yasa, 84 maddeden oluşuyor. Demokratik bir Türkiye için üzerinde gürültü koparılan Anayasamız üzerinde henüz anlaşma sağlanamazken, Toplu iş ilişkileri yasası Konfederasyonların cılız itirazları, mahçup ve sessiz kalışları arasında genel kurula gelecek ve küçük bir iki değişiklik ile kabul edilecek gibi görünüyor. On yılların mücadele ile kazanılmış olan hakları yeni iş ilişkileri adı altında bir tırpan daha yemek üzere.
Hükümetlerin ve sermayenin 1980 12 Eylül darbesinden bu yana her yasama döneminde bir kenarından budadığı sendikal haklar, uygulama konusunda zaten sorunlar yaşarken, yasal anlamda da son viraja girmiş durumda. Sermaye artık işcilerin bir örgütü olsun(a) bile razı gelmiyor. Kendi krizlerini ancak işçi haklarında budama yaparsak aşarız diyen sermaye, Sendikal bürokrasi ile birlikte bu bildik tiyatroyu oynamaya devam etmektedirler.
Meseleyi iki ana başlıkta açıklamaya çalışırsak;
Birinci kısmı sermaye ve iktidarların bildiğimiz tavrıdır. İşçilerden domuzdan kıl koparmak kardır hesabı ile zaten kadük kalmış 3-5 tane sosyal hakkı da çalmaktır. Başta Kıdem Tazminatı Hakkımız olmak üzere, Sosyal kavram içeren ne varsa işcilerin elinden almaktır.
İkinci ve can alıcı kısmı önemli. Çünkü bu işcilerin on yıllardır yaşadıkları kayıpların hazmedilmesinde sindirim sistemi gibi çalışan sendikalar ve onların bürokraktik yapılanmalarıdır.
Sendikalar yasasında yapılan değişikliğe baktığımızda bir şey asla değişmiyor. Bürokratik yapılanmanın ana gövdesini oluşturan sendikal seçim ve zamanlar hep sendikal iktidarların, sendikal bürokrasinin lehine ve insiyatifine bırakılıyor. Sermaye sistemin ana ayaklarını oluşturan oligarşik yapılanmada önemli görevler üstlenen sendika bürokrasisini kendisi icin vazgeçilmez bir aygıt olarak korumak konusunda oldukça titiz davranıyor.
Kendisi için tehlikeli bulduğu iş alanlarında grev yasakları koymaktan çekinmezken devletin büyük menfaatleri hemen kendini gösteriyor. Ama sendikacıların seçim dönemleri, süreleri ve mali konulardaki açılımlarını oldukça esnek tutuyor. Çünkü onlara ihtiyacı olduğunu biliyor..…
Yeni yasayı Havacılık işkolu açısından değerlendirirsek, durum daha da vahimdir. Hava iş sendikasının son 20 yıldır içinde bulunduğu durum veya en azından geldiği nokta, Türkiye sendikal hareketinden bağımsız değil kuşkusuz. Sendikal örgütlülük yerlerde sürünüyor. Ancak bunu bile tehlike gören İşverenler son yapılan yasada havacılık işkolu için getirilen GREV YASAĞI ile oldukça mutludurlar herhalde, peki bu cesareti nerden almaktadırlar.
Madde aynen şöyle;
64-(6) Hava ulaşımı alanında faaliyet gösteren işyerleri veya işletmelerde grev esnasında işveren faaliyetin yüzde kırkını sürdürebilir. Bu durumda, çalışacak işçilerin sayısı, niteliği ve çalışma yerleri, işyerinde veya işletmede çalışan işçi sayısına göre işveren tarafından belirlenir. Bu hükmün uygulanmasında, listenin tespiti, ilânı, işçi sendikasına tebliği ve listeye itiraz usûlü hakkında 65 inci maddenin ikinci fıkrası hükümleri uygulanır.
Madde her ne kadar grev yasaktır demese de getirilen uygulama ile “grev esnasında yüzde kırk işveren iş faaliyetlerini yürütür’’ diyerek, fiili olarak bu işyerinde grev uygulamasını neredeyse kaldırmaktadır.
Görüldüğü gibi oldukça ‘demokratik’ bir açılım…...
Yasanın kendisi zaten işkolları arasındaki farklı uygulamalar ile antidemokratik bir yapıya sahipken, bir de buna işkolunun kendi içerisinde bile farklılıklar getirilmesi ayrıca bir hukuk garabeti niteliği taşıyor. Havacılık işkolu Ulaştırma Ardiye ve Antrepoculuk iş tanımlaması içerisinde 14 sırada. Demiryolları, Denizyolları, Havacılık ve taşımacılık gibi iş tanımlamalarından oluşturulmuş. Bunların içerisinde GREV uygulaması konusunda havacılık için ayrıca bir tanımlama yapılması oldukça düşündürücüdür. Şu anda 23 dönem TİS için masa da bulunan Hava-iş yönetimi büyük bir sorumluluk ile karşı karşıyadır. Çalışanların elinden grev hakkının alınması karşısında bu sessizlik niyedir bilmiyoruz. Sendika kendi çaresizliğini ve beceriksizliğini yasada yapılan düzenlemeye yamamaya çalışmamalıdır. Tis masasında yaşananların yasa bu şekli ile kabul edilirse bir önemi kalmayacaktır.
Derhal kamuoyu ve Türk iş Konfedarasyonu nezdinde girişimlerde bulunulmalıdır. Yani kıyametin koparılması gereken gün bugündür sonra iş işten geçmiş olacaktır.
Aynı işkolundaki diğer işletmelerde olmayan bir uygulamanın Havacılık çalışanları için konması Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Biz sendikacıların bu durumdan rahatsız(mış) gibi yapmalarını değil, acil harekete geçmelerini bekliyoruz.
Sessiz kalmaları bunu onaylamaları demektir. Bu antidemokratik uygulamanın bedelini çalışanlar olarak ödemek istemiyoruz. Şimdi haklı olduğumuz bu meşru alanda mücadele etme zamanıdır, sonra çok geç olabilir.
SAYGILAMIZLA,
GÖKKUŞAĞI HAREKETİ