Kamuoyuna ilk kez 7 Haziran’daki seçimlerden tam 10 gün önce 27 Mayıs 2015’te Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katıldığı bir lansmanla duyurulan “milli” uçak projesinde, yapılan görkemli törenin ardından yaklaşık 4 ay geçti. Devlet adına projeyi takip eden Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM), işi üstleneceği duyurulan Amerikan Sierra Nevada Corp.’a (SNC) üretilecek uçağın tüm parçalarının en yüzde 70’ini Türkiye’de imal etme şartı getirmek isteyince, Türkiye’nin 80 yıllık uçak üretme rüyasının bir kez daha çökme ihtimali ortaya çıktı. Amerika’nın son yıllardaki en başarılı savunma sanayii şirketlerinden biri olan SNC’nin kurucuları Fatih-Eren Özmen çifti, 1.5 milyar dolarlık bu projeye nasıl girdiklerini, sürecin nasıl geliştiğini ve şu anda durumun ne olduğunu ilk kez Hürriyet’e anlattılar. SNC’nin Washington’daki ofisinde yaptığımız görüşmede, şirketin yönetim kurulu başkanı olan ve aynı zamanda Amerikan savunma sanayiinin en güçlü kadınlarından biri olarak bilinen Eren Özmen, konuyla ilgili şunları söyledi:
TÜRKİYE BİR KARAR VERMELİ
“Biz bu yatırıma uzun vadeli bakıyoruz, kısa vadeli değil. Ekonomiye katkısı nasıl olacak, onu da düşünüyoruz. İşin yüksek teknoloji ve eğitim boyutunu düşündüğünüzde, havacılığın ekonomiye katkısı 1’e 7 olarak hesaplanıyor. Bu proje Türkiye’nin dünyada ilk 10 ekonomiye girmesine büyük katkı yapabilecek tarihi bir girişim, bizi o yüzden de ayrıca heyecanlandırıyor. Ancak burada kritik olan mesele, yaptığınızda işi dünya standartlarında yapabilmeniz. Yoksa Türkiye’ye sıkışırsınız. Türkiye şuna karar vermeli: Sadece kendi uçağını mı üretmek istiyor yoksa global bir uçak mı üretmek istiyor. Çünkü bu endüstride yüzde 100 yerli diye bir kavram yok. Rekabet çok fazla ve uzmanlaşma alanlarını çok dikkatli seçmek lazım. Motoru dışarıda yaptırıyorsunuz, bazı parçaları dışarıdan alıyorsunuz. Global bir pazarı hedefliyorsanız böyle yapmanız gerekir. Marka, fiyat ve rekabet çok önemli. Boeing bile her şeyi yerli üretmiyor. Tam tersine, yeni uçakları 787’ye dünyanın her yerinden malzeme geliyor. Seattle’daki üretim tesisleri montaj hattı gibi.”
Tolga Tanış’ın röportajının devamı için TIKLAYINIZ…