Uluslararası İş Birliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 12. Boğaziçi Zirvesi’ndeki “Havacılıkta Sürdürülebilirlik ve Dirençlilik; Güçlü Bir Geleceğin İnşası ve Türkiye” konulu panelde, havacılık sektörünün gelişimi ve sürdürülebilirlik noktasında Türkiye’nin attığı adımlar ele alındı.
“Dünyadaki büyüme ve değişimle birlikte havacılığın tanımını da değişecek”
Programa çevrimiçi bağlanan İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kadri Samsunlu, 2050 yılına kadar gerek yolcu trafiği, gerekse de kargo trafiğinin üç katına çıkacağını ve ciddi anlamda bir altyapı ihtiyacı olduğunun görüldüğünü dile getirdi.
Samsunlu, dünyadaki büyüme ve değişimle birlikte havacılığın tanımının da değişeceğini, havacılığın şu an özünde yolcularla kargonun hareketi için kullanıldığını ancak havacılık oyuncularının, havalimanlarının dünyanın gelecekteki mobilitesinde önemli rol oynamasının beklendiğini bildirdi.
“Uçan taksilerin kullanımını önümüzdeki 10 yılda göreceğimizi düşünüyorum”
Şehirlerde gerçek anlamda bir altyapı problemi olduğunu ve başta trafik olmak üzere bu sorunun İstanbul’da da yaşandığını anlatan Samsunlu, “Alt yapıları sınırsız geliştiremeyeceğimiz için, mobilite konusunda havacılık sektörünü ciddi anlamda geliştirmek zorundayız. Uçan taksilerin kullanımını önümüzdeki 10 yılda göreceğimizi düşünüyorum. Şehrin her tarafında gördüğümüz scooterların, küçük anlamda mobilitenin insan yaşamına girdiğini göstermektedir. Uçan taksiler veya dronlar yaşamımıza girdiği zaman, bizim gibi altyapılara yeni imkanlar çıkacak. Burada bir alternatif ulaşım aracının yaşamımıza girmesini göreceğiz. Bu yüzden, ben mobilite konusunu çok önemli görüyorum” dedi.
Samsunlu, hava sahasının bu tür gelişmeler için gerekli regülasyonlara, planlanmalara ve veri portların yapılmasına ihtiyaç duyduğunu belirterek, “Evet biz havalimanında bunu çok rahat bir şekilde yapabiliriz ama bunun şehrin birçok yerinde inebilmesini sağlayamazsak ‘ölü doğan bir çocukla’ karşı karşıya kalırız. Ve mobilite hiçbir zaman hayata geçmez ve en önemlisi de yani dünyada bu konuda teknolojide çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Bu teknolojiyi Türkiye’ye taşıyacak mıyız? Yoksa aynı teknolojiyi biz geliştirecek miyiz? Orada Türkiye’nin cevap vermesi gerekiyor. Tabii bu riskli bir yatırım. Neden? Çünkü ürünü çok az kişi kullanacaksa o yatırım ciddi anlamda bir getiri getirmez. O zaman buradaki ücretlerin de gerçekten bir helikopter fiyatı gibi değil esasında alternatifleriyle karşılaştırılabilir bir fiyata inmesi lazım.”
“Mobilite tarafında gerçek anlamda bir yarış var”
Mobilite tarafında gerçek anlamda bir yarış olduğunu ve Türkiye’nin bu yarışın arkasında kalmaması gerektiğini vurgulayan Samsunlu, sözlerini şöyle tamamladı:
“Türkiye’nin bu yarışta arkada kalmaması lazım. Dronlarla kargo taşınırken, bu araçlarla şehir içi ulaşım sağlanırken, Türkiye’nin regülasyonlarıyla, bu işe akıl koyacak paydaşlarıyla önümüzdeki 3-4 yılı çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Yavaş olduğumuzu düşündüğüm bu konuda, İstanbul Havalimanı olarak gerekli desteği vereceğiz. Bu durumun gerisinde kalırsak, bu havalimanının rekabetçilik açısında bir riskle karışılacağını öngörmekteyim. Hepimiz güç birliği yaparak bu konuyu hayata geçirmemiz lazım.”
Dijitalleşme, teknoloji ve havacılık
Pegasus Hava Yolları Genel Müdürü Mehmet Nane, OECD Daimi Temsilcisi Büyükelçi Prof. Dr. Kerem Alkin’in moderatörlüğünde gerçekleşen panelde yaptığı konuşmada, dijitalleşmenin ve günümüzde teknolojinin bu kadar hızlı geliştiği bir ortamda, bir noktadan başka bir noktaya en elverişli, en uygun fiyatla ve çevreye en az zarar verecek şekilde gitmenin yönteminin havacılık olduğunu söyledi.
Havacılık sektöründe sürdürülebilirliğin belli birtakım kriterlere bağlandığını dile getiren Nane, “En son ekim ayında Boston’da IATA’nın Genel Kurulu’nda bir deklarasyon yayınladıklarını ve bu deklarasyonla da 2050 yılında havacılık sektörünün karbon emisyonunu sıfırlama kararı aldıklarını bildirdi.
“Önümüzdeki döneme yönelik çok ciddi yatırımlar var”
Havacılık sektörünün çok önemli olduğunu, Türkiye için ise çok daha önemli olduğunu dile getiren Nane, Türkiye’nin bulunduğu coğrafya itibarıyla kuzey-güney, doğu-batı açısından bakıldığında ve “bir pergelle” daire çizildiğinde yaklaşık bir milyarlık nüfusu dört saatlik uçuşla kapsayacak bir noktada bulunduğuna dikkati çekti.
Bu durumun Türkiye’yi hem yolcu taşımacılığında hem kargo taşımacılığında çok önemli bir konum haline getirdiğini belirten Nane, şunları kaydetti:
“Hani coğrafya kaderdir diyoruz ya işte bizim kaderimiz de bu gözle baktığımızda bir hub olmak, bir dağıtım ya da temerküz noktası olmak eski tabirle. Bu gözle bakıldığında Türkiye’nin çok ciddi bir potansiyeli var. Biz bu potansiyeli yeteri kadar kullanıyor muyuz? Tam olarak tabii ki kullanmıyoruz. Ama mega proje olarak İga’nın hayatımıza girmesi, bu havaalanını destekleyecek liman, kara yolları ve geçiş yollarının tren yollarıyla birlikte yapılması bütün bunlara bütünleşik olarak baktığımızda ve stratejik olarak da düşündüğümüzde önümüzdeki döneme yönelik çok ciddi yatırımlar var ve bu yatırımlar yüzde 5 bin semeresini gösterecek.”
“Havacılık uzun vadeli planlaması yapılan ve günlük olarak yönetilen bir iş”
Havacılığın sürdürülebilirlik açısından da çok kritik bir sektör olduğuna dikkati çeken Nane, şöyle devam etti:
“Havacılık günlük karar verilen, anlık karar verilen ama uzun vadeli stratejiyle yönetebilen bir iş. Ne demek istiyorum? Ben kendi şirketimizden örnek vereyim. Biz 2012 yılında o zamana kadar ülkemizde olan en büyük uçak siparişini verdik, 100 uçaklık bir sipariş. İlk uçak teslimi 2016 yılında, dört yıl sonra son uçak teslimi 2024 yılında anlaşma imzaladıktan 12 sene sonra… Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede 12 yılı tahmin edip böyle büyük bir siparişi vermek ve bunun arkasında durabilmek ciddi bir efor gerektiriyor. Havacılık işte o yüzden uzun vadeli planlaması yapılan ve günlük olarak yönetilen bir iş. Bizim şu anda yirmi, yirmi beş yıl sonra Türkiye’nin havacılıkta nerede olacağını konuşuyor olmamız lazım. Yavaş yavaş da başladık buna.”
Nane, Türkiye’nin sürdürülebilirlik açısından havacılıkta çok ciddi adımlar attığını ve öncü bir role sahip olduğunu belirterek, “Uzun vadeli strateji yapıp bunu günlük uygulamalarla desteklediğimiz oranda, son yirmi yılda ciddi bir atağa kalkmış Türk havacılığını çok daha ileriye götürecek potansiyele sahibiz” şeklinde sözlerini tamamladı.
International Transport Forum (ITF) Genel Sekreteri Young Tae Kim de panele çevri içi bağlanarak ITF’nin çalışmalarına ve dünyada havacılık sektöründe sürdürülebilirlik konusundaki gelişmelere ilişkin bir sunum gerçekleştirdi.