HAVA-SEN Havayolu Çalışanları Sendikası, ülkemizdeki havayolu işletmelerinden ayrılarak yabancı havayollarına geçmek isteyen pilotların ‘verification’ için 6 ay bekleme süresi koşulu ile karşılaştıkları engelin aşılması için harekete geçti.
Konuyla ilgili olarak HAVA-SEN'den yapılan açıklama ve SHGM'ye iletilen talep dilekçesi şöyle:
UOD2015/13 sayılı genelgede 24.06.2022 tarihinde yapılan değişiklik hukuksal boyutta incelenmiş olup, konu ile ilgili yaptığımız değerlendirme başta SHGM olmak üzere ilgili makamlara gönderilmiştir.
UOD2015/13 sayılı genelgede 24.06.2022 tarihinde yapılan değişiklikle, Türk pilotların yabancı havayolu işletmelerine geçişinin güçleştirildiği görülmektedir. Anılan değişiklik, ülkemizdeki havayolu işletmelerinden ayrılarak yabancı havayollarına geçmek isteyen pilotlara ‘verification’ için 6 ay bekleme süresi koşulu öngörmektedir. Özellikle eğitim borcu olan pilotların ise eğitim, iş ve hizmet sözleşmelerinden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemeleri halinde bu edimler yerine gelene kadar ‘verification’ işleminin yapılmayacağı da belirtilmektedir. Söz konusu edim mecburi hizmet süresini ihtiva ediyorsa, pilotun bu edimini fiilen yerine getirene kadar çalıştığı şirketten ayrılıp başka bir şirkete geçemeyeceği olasılığı açıkça düzenlenmemiştir. Mecburi hizmet şartı ve eğitim bedeli parasal olarak belirtilmiş ise bu kez de söz konusu bedellerin bir kerede ödenmesi halinde şirketlerin muvafakat vereceği sonucuna varılmaktadır. Pilotun yabancı bir havayoluna geçerek çalışmak suretiyle borcunu ödeme taahhüdünün de ayrılmak istediği şirket nezdinde kabul görüp görmeyeceği bellideğildir. Kaldı ki, akitten kaynaklanan ve parayla kıymetlendirilmemiş başka ne gibi yükümlülüklerin pilotun karşısına çıkarılacağı da belirsizdir.
Bukapsamda;
1-Özellikle sözleşmeden kaynaklanan edimler denilerek pilotun çalıştığı şirketten uzun yıllar boyunca ayrılamayacağı düşünüldüğünde hukukun temel prensibi olan “ebedi sözleşme insan hürriyetine aykırıdır.” İlkesi açıkça ihlal edilmiş olacaktır.
2-İstifa tek taraflı bir müessesedir. Genelge ile Türkiye’de faaliyet gösteren şirketler istifa sonrası için de karar verici konuma getirilmektedir. Böylece istifa ederek hukuken şirketi ile hiçbir bağı kalmamış bir pilotun yurtdışında çalışıp çalışmayacağına eski şirketi karar verir hale getirilmekte, istifa müessesinin içi boşaltılmaktadır. Pilotun istifa ettikten sonra hangi ülkede hangi havayolunda görev yapacağına ilişkin karar “muvafakatverme” yetkisini elinde bulunduran eski şirketine geçmektedir. Oysa pilotun başka bir ülkede görev yapmak istemesinin gerekçeleri (maddi olanaklar, ek olanaklar, çocuklarının eğitimi, ebeveynlerinin tedavisi, bir başka ülkeye kalıcı olarak yerleşme isteği vb) sadece pilotun vereceği ailesel veya kişisel bir karar ve tercihtir.
3-Genelgede açıkça “ayrılma” tabiri kullanıldığından, getirilen muvafakat koşulunun istifa veya işçinin haklı nedenle fesh ihalleri ile sınırlandırıldığı anlaşılmakta dolayısı ile çalıştığı şirketleri tarafından İş Kanunu veya Borçlar Kanunu’na göre işten çıkartılan pilotların kapsam dışında kaldığı sonucuna varılmaktadır. Böylece disiplin suçlarından işten çıkartılmış olan bir pilot genelge kapsamında mütalaa edilmeyecek fakat uğradığı mobbing, kuraldışı uygulamalar, hak edişlerinin zamanında ödenmemesi veya eksik ödenmesi durumlarında iş akdini haklı nedenle feshederek istifa eden pilot “kendisi ayrıldığı için” genelge kapsamında değerlendirilecek ve uyuşmazlık yaşadığı için şirketleri tarafından muvafakat verilmeyerek bir kez daha cezalandırılmış olacaktır. Ayrılma koşulunu aşmak için bazı pilotların kendilerini işten çıkarttırmak için çeşitli yollara tevessül edeceği olasılığı da göz ardı edilmemelidir.
4-Şirketlerin ayrılan pilota “muvafakat vermesi” detaylı, anlaşılır ve itiraz edilemeyecek şekilde düzenlenmediği için şirketler kendilerine tanınan bu yetkiyi ayrılan personeli cezalandırmak için de kullanabilecekler, gecikme ile verebileceklerdir. Ancak genelgede söz konusu kötü niyeti önlemeye yönelik bir yaptırımın da düzenlenmediği görülmektedir. Muvafakat verme yetkisini kötüye kullanan şirkete karşı pilotun uğrayacağı maddi ve manevi kayıpların yakın gelecekte çok sayıda davaya konu edilmesi de kaçınılmaz görünmektedir.
5-Benzer şekilde, şirketlerinden muvafakat alamayan pilotların 6 aylık bekleme süresinde gelir kayıplarından veya başvuru tarihlerini kaçırdıkları için daha da uzun süre işsiz kalmaları nedeniyle uğrayacakları zararın bir diğer muhatabının da SHGM olarak görüleceğinde tereddüt bulunmamaktadır.
6-Anayasanın ve yasaların tanıdığı çalışma, istifa, başka iş veya işyerine geçme özgürlüğünün kısıtlanmasının bireysel hak ve hürriyetlere de açık bir müdahale olduğu tartışmasızdır.
7-Hangi gerekçe ile olursa olsun bir başka ülke havayolunda çalışma tercihini kullanan pilotların kazandıkları dövizi ülkemize getirdiği gerçeğinin de gözden uzak tutulmaması gerekmektedir.
Dolayısı ile yurtdışına pilot çıkışının bu tür yasaklamalar ve polisiye önlemlerle engellenmesinin mümkün olmayacağını, çalıştığı şirkette mutlu olmayan bir pilotu hukuka aykırı koşullar ileri sürerek ülkemizde tutmanın sürdürülebilir bir politika olarak kabul görmeyeceğini belirtmekte fayda görülmektedir. Sorunun çözümü, kurallara bağlı, limitleri zorlamayan insanca bir çalışma düzeni ve ekonomik ve sosyal gerçeklere uygun istihdam politikalarından geçmektedir.
Bu tespit ve olasılıklardan hareketle, söz konusu genelgede yapılan değişikliklerin hiçbir pilotun mağduriyetine sebep olmadan iptal edilmesini, uygulamada ısrar edilmesi durumunda dava yoluna gitmek zorunda kalacağımızı takdir ve değerlendirmelerinize arz ederiz.
Saygılarımızla,
HAVA-SEN HAVAYOLU ÇALIŞANLARI SENDİKASI