Sevtap diye biri!..
Sevtap?..
O da kim mi?.. Tanımazsınız.. Ben unutamam..
60'lı yıllar.. Ankara'dan İzmir'e uçuyorum.. Uçakta bir hostes.. Ama nasıl hostes.. Ben böylesini o güne dek de, bugüne dek de görmedim..
Nasıl yolcularla meşgul.. Nasıl koşuyor, nasıl ilgileniyor?.. Yüzünde hep bir tebessüm.. Çocuk mızmızlanıyor, koşuyor, kucağına alıyor.. Zil sesi, anında orda.. Uçak türbülansa giriyor. Herkes sapsarı.. O neşe içinde şakalaşıp içleri rahatlatıyor..
"Adınız ne" demedim.. Diyemedim.. Döndüm Ankara'ya.. Oturdum bir yazı yazdım.. "İşte hostes bu" diye..
Zaman geçti.. Ofisimde oturuyorum. Kapı açıldı. İçeri o hostes girdi.. Sevtapmış adı..
"Beni Türk Hava Yolları'ndan attılar.. İşsiz ve çaresiz kaldım. Her yere baş vurdum olmadı. Sonunda Almanya'da iş buldum.. Gidiyorum, size hem teşekkür, hem de veda etmeye geldim" dedi..
İnanamadım..
"Nasıl olur" dedim.
Bir İzmir uçuşunda Büyük Efes'te gecelemiş ekip.. Gecenin bir yarısı kapısı vurulmuş. Kaptan pilot.. Sesinden belli, alkollü.. Açmamış.. Birkaç dakika sonra bu defa balkon kapısı zorlanınca kıyamet, zabıtlar falan..
Disiplin kuruluna gitmiş ikisi de.. Kaptana uyarı.. Hostesin işine son..
THY Genel Müdürüne açtım telefonu..
"Kızın anlattıkları doğru.. Olaylar aynen onun söylediği gibi" dedi.. "Ama biz kızı feda etmek zorunda kaldık.."
"Neden?.."
"Bu kurum ne kadar zor pilot buluyor biliyor musun?. Okulumuz yok.. Ancak Hava Kuvvetleri'nden ayrılanları alabiliyoruz. On ihtiyaç var, bir buluyoruz. Oysa hosteslik için ilan verdik mi, 100 metre kuyruk oluşuyor.. Olaylardan sonra ikisinden birisi gitmeliydi ve biz çaresizdik.."
Yıllar geçti.. Hastanede yatıyorum.. Hani o bir yıllık macera.. Kapı açıldı.. Sevtap girdi içeri. Türkiye'ye gelmiş, hastanede olduğumu öğrenmiş. Uğramış..
Ondan sonra uzun yıllar her yıl uğradı.. Bir Alman'la evlendi. Adam birkaç yıl sonra hastalandı. Tedavisi mümkün değil.. Yatalak.. Fena halde bakıma muhtaç.. Sevtap bir yandan çalışıp kızını büyütürken, bir yandan kocasına hemşirelik yaptı..
Biriktirdikleriyle bir yazlık almış Güney'de.. Her yaz geliyorlardı ana kız.. Bana da uğrayarak..
Sonra ben İstanbul'a taşındım.. Görüşemez olduk. Ara ara telefon ederdi, yılbaşında, doğum günümde, bayramlarda, Almanya'dan.. Sonra o ilişkimiz de koptu..
Tatil dönüşü bir e-mail buldum masamda..
Serap Taşbaş diye bir okur yollamış..
"Bana resmen ablalık ederdi. Bu yüzden ona hep Sevtap Abla dedim. Sizden çok söz ederdi, bu yüzden haber vermek istedim" diyor. Veriyor..
"Sevtap Abla öldü!.."
Hıncal ULUÇ-Sabah