Bugün 29 Mayıs… Tarih, Türkiye’de yaşayan birçok insana, İstanbul’un Fethi’nin yıldönümü olduğunu anımsatacaktır… Oysa 29 Mayıs gününü, yaşamlarında çok kötü anılarla anımsayacak bir topluluk daha var aramızda… Onlar, “grev hakkının ellerinden alınmasını protesto eylemi”yle ilişkilendirilerek işlerinden atılan THY işçileri… Tam 305 kişiydiler. O gün THY yönetiminin verdiği kararla yaşamları altüst oldu. İşte ismi bizde saklı olan ve o gün diğer 304 arkadaşıyla birlikte aynı kaderi paylaşan mağdurlardan birinin Airkule’ye gönderdiği anlamlı mektup…
YILDÖNÜMÜ!
İnsanlar her yıl aynı tarihte mutlu ve güzel bir olayı tekrar ederek yıldönümü kutlaması yaparlar. Evlilik yıldönümü kutlanır mesela, ya da tanışma yıldönümü veya kuruluş yıldönümü.
Bugün 29 Mayıs, bugün de bir yıldönümü var. Haksızlığın, adaletsizliğin, acımasızlığın ve vicdansızlığın yıldönümü bugün... Hayatların bir telefon, e-mail ya da kısa bir mesaj ile dağıtıldığı bir gün oldu 29 Mayıs…
Bugüne kadar 305'i duymayan ve bilmeyen neredeyse kalmadı. Yetkili, yetkisiz, alakalı ve alakasız herkes konuştu. İşten atılan 305 THY işçisi adına herkes konuştu, yazdı, çizdi, haklının değil güçlünün yanında olup yalakalık yarışına girip 305 hakkında hüküm verenler oldu, terörist muamelesi bile yapıldı.
Gaddar patron ve işverenin gazabından koruması için maaşlarımızdan aidat verdiğimiz, işçilerin hakkını aramakla yükümlü bir sendika vardı. Ne yazıktır ki işverenin zalimce tutumuna zaten sesimizi yükseltemez iken bir darbe de bağlı bulunduğumuz Hava-İş Sendikası yönetiminden almıştık. İşveren bin bir türlü bahaneden birini gerekçe göstererek çalışanını bedelini ödeyerek işten istediği gibi atar ve attı da… Fakat sendika bu "bu işte bir hata var" diyenleri görmezden geldi, suçladı ve ortada bıraktı. Darbe üstüne darbe almış bizler için çok daha yıkıcı oldu.
THY yöneticileri ise kendilerini yasama yürütme ve yargı yerine koyarak 305 insanın üzerine “yasadışı eylem” yaftası yapıştırdılar. Bu zaten beklenmedik bir yaklaşım tarzı değildi ama yüce yargı mensupları neyin yasadışı neyin yasal olduğuna karar vermeye başladı ve bu yöneticilere tokat gibi cevap verdi.
Bugüne kadar sabırla, metanetle, yaşanan ve yaşanabilecek her türlü olumsuzluğa göğüs gererek bir yılı geride bırakarak hep sustuk, izledik, bizleri anlayandan çok suçlayan ve görmezden gelenlerle mücadele ettik. Hiç konuşmadık bugüne kadar, sadece haklılığımızı dile getirmeye çalıştık, yargının bizler lehine kararlarını vermeye başlamasına rağmen üç maymunu oynayanları seyrettik.
"305 İŞE DÖNECEK" ya da "305'i İŞE GERİ ALMAYACAĞIZ" laflarını son bir yıldır her iki başkanın ağzından duymaktan biz usandık fakat kendileri söylemekten bıkmadı. Her iki başkan da koltuklarını kaybetmemek için bizim üzerimizden sürdürdükleri savaşı hala devam ettiriyorlar ve bizleri bir rehine gibi koz olarak kullanıyorlar ve kendi politikalarına utanmadan alet ediyorlar. Artık yeter! Demek istiyorum, hesapsız ve pervasızca bizlerin hayatlarını alt üst eden çıkarcı, ihtirasları gözlerini kör etmiş bu insanların biz 305 adına artık karar vermesini, söylemlerde bulunmasını ve bizlerin mağduriyeti üzerinden prim yapmalarını istemiyorum ve istemiyoruz. Bizim adımıza konuşup vaatlerde bulunan insanların bizlere bir faydası dokunmayacağını biliyoruz.
Şu anda Türkiye'nin ve Dünya'nın başka yerlerinde hayatlarını yeniden kurmanın peşine düşmüş insanları artık rahat bırakın. Yaşadığımız ülkede haksızlıklar dile getirildiği oranda aykırı kabul edilirken ve hakkını arayanların potansiyel suçlu, haksızlık yapanların ise korunduğu ve kollandığı normal kabul edilmektedir. Ve her iki yönetim tarzı işlemeye devam ettiği sürece, yeni 305’lerin yaratılmasını önlemek mümkün olmayacak.
Çalışanların bu iki tarafın dışında kendilerini korumak üzere yan yana gelmesi, koruması, eksikliklerini gidermesi ve onlara ait olan sendikayı ele alarak işe başlamayı düşünmeleri, bir yıl sonra söyleyebileceğin en kesin sözlerden biri olacaktır…