ULUSLARARASI KAMUOYUNA ÇAĞRI
Bütün Kafkasya’yı ateşe atan Gürcistan’ı durdurun!
Abhazya ve Güney Osetya’yı 2004’ten beri kendi topraklarına katmayı ‘devlet programı’ haline getirmiş Gürcistan’ın Amerikan destekli hayalperest milliyetçi Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili sonunda bir çılgınlığa kalkışarak Güney Osetya’yı savaş açıp Kafkasya’yı cehenneme çevirmiştir. Aylardır Oset yerleşim birimlerine yönelik açılan ateşler, Abhazya’nın kentlerinde düzenlenen terör eylemleri ve iki cumhuriyetin sınırlarına yapılan askeri yığınaklar bu savaşın habercisiydi. Bütün dünyanın gözleri önünde Güney Osetya’nın başkenti Tshinval ve civarındaki yerleşim birimleri insanın kanını donduracak şekilde aralıksız bombardımana tutulmuş, 2500 sivil yaşamını yitirmiş, binlerce kişi yaralanmış, 30 bin kişi mülteci durumuna düşmüş ve kentte taş üstünde taş bırakılmamıştır. Ve nihayetinde bölgedeki Rus barış gücünün de doğrudan hedef alınmasına paralel olarak Rusya savaşa müdahil olarak Gürcistan’ı geri püskürtmüştür.
Abhazya da işgal altındaki Kodor vadisinin üst kısmından beklediği saldırıyı önlemek için harekete geçmiş ve kendi sınırlarını güvence altına almak için gerekli askeri tedbirlere başvurmuştur.
Bu savaş aslında Saakaşvili’nin 2004’te iktidara gelirken ilan ettiği bir savaştır. Ve maalesef Saakaşvili ‘geliyorum’ diyen bu savaşı başta ABD ve Türkiye olmak üzere Batılı müttefiklerinden askeri yardımı sayesinde ve uluslararası toplumun tutumundan cesaret alarak gerçekleştirmiştir. Saakaşvili bu savaşı haklı göstermek için planlı olarak bölgeyi terörize etmiş, hem Osetler hem Gürcüler için hayati önem arz eden Ergneti pazarını ‘kaçakçılığın merkezi’ iddiasıyla ortadan kaldırıp bölgenin ekonomik damarını kesmiş, demokratik seçimle halkın özgür iradesiyle seçtiği Güney Osetya yönetimini hiçbir şekilde saldırgan taraf olmadığı halde ‘terörist ve haydut rejim’ diye lanse etmiş, bununla yetinmeyip Kurta köyünde yasadışı alternatif Oset yönetimi kurmuş, Rus barış gücünün kontrolü sağlayamadığı izlenimi yaratmak için terör saldırıları düzenlenmiş ve Tshinval’in suyunu keserek halkı cezalandırmıştır.
Saakaşvili Abhazya’ya yönelik de benzer taktikler kullanmıştır. 2006’da 1994 Moskova Ateşkes Anlaşması ve BM kararlarını çiğneyerek Abhazya toprağı olan Kodor’un üst kısmına asker çıkarmış, Kodor’da sözde alternatif Abhazya yönetimi kurmuş, Gal bölgesi başta olmak üzere Abhazya kentlerinde terör eylemleri tertiplemiş, Abbazya’nın Gürcü nüfusunu tehdit, şantaj ve saldırılarla terörize etmiştir. Saakaşvili BM Güvenlik Konseyi’nin iki kararına da meydan okuyup Kodor’dan askerlerini çekmemiştir.
Uluslararası toplum savaşın altyapısını hazırlayan bu gelişmelere maalesef kayıtsız kalmış ve sonunda Kafkasya bir kez daha onlarca yıl sonuçları telafi edilemeyecek bir savaşa sürüklenmiştir.
Bu gerçeklerden hareketle bir kez daha dünya kamuoyuna sesleniyoruz;
* Ne Abhazya ne Güney Osetya Gürcistan’a ait birer toprak parçaları değildir. Bu iki cumhuriyet Gürcü asıllı Sovyet diktatörü Stalin’in oldu bittisiyle Gürcistan’a zorla bağlanmıştır. Gürcistan’la oluşturulmuş zoraki bağın hiçbir meşruiyeti yoktur. Üstelik Gürcistan’ın Sovyet anayasasını iptal etmesiyle Stalin’in oluşturduğu hukuki bağ da çöpe atılmıştır. Abhazya ve Güney Osetya halkları kendi kaderlerini tayin hakkını kullanmış ve bağımsızlık yolunu seçmiştir. Güney Osetya halkı 1992 ve 2006’daki referandumlarla, Abhazya halkı 1999’daki referandumla bağımsızlık iradesini sergilemiştir.
* Silah bölgenin sorunlarına çözüm değildir. 1990-1992 yıllarından Güney Osetya’ya, 1992-1993 yıllarında Abhazya’ya karşı başlatılan savaş bunu göstergesidir. Tiflis yönetimi bu savaşlardan ders almamıştır. Hiçbir savaş Abhazya ve Güney Osetya’yı Gürcistan’a bağlamayı muktedir değildir, olamaz da.
* Savaş Kafkasya’da daha önce açılmış yaraları derinleştirmiş, bölgesel barış perspektifine darbe indirmiştir.
* Savaşın tamamen bitmesi ve bir daha nüksetmemesi için Gürcistan işgal ettiği bölgelerden derhal çekilmelidir.
* Gürcistan bombardımanla yol açtığı zararları tazmin etmelidir.
* Tiflis iki cumhuriyeti ele geçirme gündemiyle bizzat kendi ayaklarına bağ atmıştır, Gürcistan’ın gelişmesi ve iç sorunlarının çözümünün önündeki gerçek engel budur. Gürcistan bu gündeminden kurtulmalıdır.
* Tiflis Abhazya ve Güney Osetya’nın komşu birer devlet olduğunu artık kabullenmeli ve herkesten önce bu iki cumhuriyeti tanımalıdır.
* AB, BM ve ABD olmak üzere uluslararası toplum Tiflis yanlısı tutumundan vazgeçmeli, soruna tarafsız yaklaşmalı ve Gürcistan’ı bir daha silah kullanmaması için dizginlemelidir.
* Diaspora olarak kardeş Oset halkının yanındayız ve desteğimizi esirgemeyeceğiz, bütün dünya kamuoyu bunu bilmelidir.
Kafkasya en az diğer bölge ve ülkeler kadar barışı hak etmektedir. Kimse barış içinde yaşamayı Kafkas halklarına çok görmemelidir. Barış için sesimizi yükseltiyoruz ve herkesi halkların özgürlük ve bağımsızlık iradelerine saygı göstermeye davet ediyoruz.
Saygılarımızla…
Kafkas-Abhazya Dayanışma Komitesi
Adına
Başkan
İrfan ARGUN