Grev haklarının elinden alınmasını sağlayan yasayı protesto eylemiyle ilişkilendirilerek işten atılan 305 THY işçisinin hukuk mücadelesi dürüyor. Geçtiğimiz günlerde bir internet sitesinde, bir işçinin açtığı işe iade davasının mahkeme tarafından reddedildiğine dair bir haber yayımlandı. Yazarımız Onur Güntürkün, THY tarafından malum haber sitesine sızdırıldığı anlaşılan bu mahkeme kararının haber olarak yayınlanmasının THY çalışanlarını sindirmek, korkutmak amacı taşıdığını vurguladı.
Bakırköy 3. İş Mahkemesinde açılan bu münferit işe iade davasında, THY avukatları, uçucu personelin Borçlar Kanunu hükümlerine tabi olduğunu, bu sebeple İş Kanunu kapsamında olmayan kabin memurlarının iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacağını, davanın görüm ve çözüm yerinin iş mahkemeleri değil Asliye Hukuk mahkemelerinin görevi dahilinde olduğunu iddia etmişlerdi. Bu itirazlar mahkemece kabul edilmiş ve görev yönünden davanın reddine karar verilmişti.
“Karar emsal niteliği taşımaz”
Avukat Onur Güntürkün, sadece bir çalışan tarafından açılan davaya ilişkin bu mahkeme kararının hatalı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu belirterek, “Dava esastan değil, usulden reddedilmiştir ve henüz kesinleşmemiştir. Karar kabin memurları tarafından açılan hiçbir davaya emsal olacak nitelikte değildir. Kararın davacı kabin memuru tarafından temyiz edilmesi halinde, Yargıtay tarafından bozulması ihtimali kuvvetle muhtemeldir” dedi.
İş Mahkemelerinin görev alanının belirlenmesi
İş mahkemelerinin görev alanının hakim tarafından, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 1. maddesi esas alınarak belirleneceğini hatırlatan Güntürkün, bu maddeye göre; İş Kanunu'na göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yerinin iş mahkemeleri olduğunu belirtti.
Güntürkün’ün şöyle konuştu:
“Hava taşıma işinde çalışan uçucu personelin İş Kanununun 4/a maddesi gereğince iş kanunu hükümlerine tabi olmadığı ve Borçlar Kanunu genel hükümlerinin uygulandığı doğrudur. Ancak, hava taşıma faaliyeti yapılan işyerinde sendika örgütlenmesi sonucu Toplu İş Sözleşmesi bağıtlanmış ise, sendika üyesi işçi ile işveren arasındaki uyuşmazlığın 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 66. maddesi uyarınca iş mahkemesinde görülmesi gerekir. Zira toplu iş sözleşmesi ile işçi ve işveren 4857 sayılı İş Kanunu uygulanmasa bile, anılan yasa kapsamına girmiştir.
2822 sayılı toplu iş sözleşmesi, grev ve lokavt kanununun 66. maddesi, bu kanununun uygulanmasından doğan bütün uyuşmazlıkların iş davalarına bakmakla görevli mahkemelerde çözümleneceği hükmünü getirmiş olup, aynı kanunun 6. maddesinde, sona eren toplu iş sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin hükümlerinin yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam edeceği belirtilmiştir.”
“Sendika üyesi olan her çalışan TİS’in ayrılmaz bir parçasıdır”
THY A.O.’da çalışan kapsam dışı personelin Hava-İş sendikası üyesi olduğunu ve Toplu İş sözleşmelerinden yararlandığını belirten Onur Güntürkün, “Sendika üyesi olan her çalışan için Toplu İş Sözleşmesi Hizmet Akdinin ayrılmaz bir parçasıdır. THY işyerinde mevcut 22. Dönem Toplu İş Sözleşmesi, 01.01.2009-31.12.2010 dönemini kapsamaktadır. Ancak, halen işyerinde YHK tarafından düzenlenen 23. Dönem TİS 02.08.2012 tarihinde imzalanmış olduğundan, 31.12.2010 tarihinde sona eren 22. Dönem Toplu İş Sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin hükümleri 02.08.2012 tarihine kadar hizmet akdi hükmü olarak aynen devam etmiştir” dedi.
Güntürkün sonuç olarak, davaya bakmaya İş Mahkemesi görevli olduğundan “görevsizlik” kararı verilerek dava dosyanın Asliye Hukuk mahkemesine gönderilmesinin yasaya aykırı olduğunu ifade ederek, “Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay tarafından bozulmasının kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.
Airkule.com