Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Lefkoşa-İstanbul seferini yapan Atlasjet uçağını kaçıran 2 sanığa, terör örgütü El Kaide üyesi oldukları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı zorla değiştirip yerine dini esaslara dayalı bir sistem getirmek amacını taşıdıkları gerekçesiyle, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine hükmetti.
Mahkeme 27’şer yıl vermişti
Lefkoşa-İstanbul seferini yapan Atlasjet uçağı, 8 Ağustos 2007’de kalkışından kısa süre sonra terör örgütü El Kaide üyesi 2 hava korsanı tarafından kaçırılmak istenmişti. Tahran’a kaçırılmak istenen uçak, Antalya’ya indirildikten sonra zanlılar Mehmet Reşat Özlü ve Mümin Abdülaziz Cuma Telikh teslim oldu. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi, takdir indirimi de uygulayarak iki sanığı, “silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek, hava ulaşım aracını kaçırma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçlarından 27’şer yıl 6’şar ay hapis cezasına çarptırdı. Kararın temyiz istemini görüşen Yargıtay 9. Ceza Dairesi, sanıklara, “hava ulaşım aracını kaçırma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçlarından verilen cezayı onadı.
Daire; sanıklara, silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan verilen cezaları ise bozdu. Kararda; El Kaide’nin, Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 27 Mayıs 2009 tarihli kararı ile silahlı terör örgütü olduğunun kabul edildiği hatırlatıldı. Uçak kaçırma eyleminin, silahlı terör örgütü olduğu kabul edilen El Kaide örgütünün amacı doğrultusunda gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı ifade edilen kararda, şöyle denildi:
“Uçak kaçırma eyleminin, örgütün Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı zorla değiştirip yerine dini esaslara dayalı bir sistem getirmek şeklindeki amacına yönelik olduğu, eylemin terörizmin önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmelerde ortaya konulan niteliği, oluş şekli, sonucunun ağırlığı ve amacı, gerçekleştirme tehlikesi oluşturabilecek ağırlıkta vahamet arz etmesi itibarıyla, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğü ve toplumdaki etkinliği de nazara alındığında TCK’nın 309/1. maddesinde tanımlanan suçu oluşturacağı ve sanıkların hukuki durumunun buna göre takdir ve tayin edilmesi gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek hüküm kurulması kanuna aykırıdır.”
Milliyet